TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz'ın “22. Kalite Kongresi" Açılış Konuşması

Sayın Başkan, Değerli Konuklar, Saygıdeğer Basın Mensupları,

TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. TÜSİAD olarak, Türk sanayisinin rekabet gücünü artıran, bu gücü sürdürülebilir kılan ve gerek ulusal gerekse uluslararası platformlarda ciddi itibar kazanmış Ulusal Kalite Ödülü’nün temellerini KalDer ile birlikte atmış olmaktan büyük gurur duyuyoruz. KALDER ve TÜSİAD işbirliği ile 1993’ten bu yana verilmekte olan Ulusal Kalite ödülü, iş dünyasında başarılı örneklerin ortaya çıkarılarak kazanılan deneyimin paylaşılmasına önemli katkı sağlamış, ülkemizde kalite bilinci ve toplam kalite yönetiminin yaygınlaşmasında da önemli rol üstlenmiştir. “Ulusal Kalite Büyük Ödülü” isminin “Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü” ve “Ulusal Kalite Başarı Ödülü” isminin de “Türkiye Mükemmellik Ödülü” olarak değiştirilmesi ise Türk iş dünyasının, Avrupa örneklerine yaklaşarak değişen iş yapma süreçlerini içselleştirdiğinin de göstergesidir.  Önümüzdeki dönemde de KALDER ve TÜSİAD’ın kalite yolculuğunu ileriye taşıyacağından hiç şüphemiz yok.

İnsanlığın tarıma dayalı üretimden sanayi toplumuna yolculuğu 1990’lardan bu yana bilgi teknolojilerinin gelişmesi ile bambaşka bir seyir almıştır. Bilgiye ulaşmayı kolaylaştıran, ülkeler ve toplumlar arasındaki mesafeleri kaldıran bu teknolojiler, “bilgi toplumu” dediğimiz yeni bir toplumsal yapıya zemin hazırlamıştır. Bilginin, teknolojinin ve insan sermayesinin öneminin gitgide arttığı bu dönemde şirketler için eski kurallar ile rekabetin zemini farklı bir yapıya taşındı. Şirketlerimizin yönetimi ve üretim süreçleri için bilgi toplumunu içselleştirmemiz ve yeni teknolojileri özümsememiz çok önem taşımaktadır. İşte bu çerçevede 1990’lardaki kalite olgusuna bakışımız, 2000’li yıllarda bilgi toplumu vizyonunda tüm süreçlere ve paydaşlara yansıyan bir mükemmellik anlayışına evrilmiştir. TÜSİAD olarak çabalarımız ve çalışmalarımız bu alana odaklanmıştır.

Değerli konuklar,

Şirketlerin sadece işlerini yaparak ayakta kaldıkları günler geride kaldı. Şirketler temel faaliyetlerinin yanı sıra tedarikçilerinden müşterilerine, liderlerinden çalışanlarına, iş süreçlerinin her seviyesinde mükemmelliği yakalamak zorunda. Çünkü artık bu anlayışı içselleştiren, müşteri odaklı yaklaşımı benimseyerek tüm paydaşları için değer yaratmayı hedefleyen, aynı zamanda tüm süreçlerinde yenilikçiliği ve verimliliği ön planda tutan şirketler küresel rekabette öne geçebiliyor.

Günümüz iş dünyasında mükemmellik tanımı, üretilen ürün veya hizmetin mükemmelliğinin ötesinde bir kavram olarak müşteriler için değer yaratmak, yarınlar için sürdürülebilir bir gelecek sunmak, inovasyon ve yeniliği teşvik etmek, işbirlikleri yaratmak gibi birçok farklı unsuru kapsayacak şekilde ele alınmakta. Tüm bu alanlarda mükemmelliği yakalama hedefini politika ve stratejilerine entegre eden şirketlerde, çalışan ve müşteri memnuniyeti artmakta; bu durum şirket itibarını artırırken, pazar payını da olumlu yönde etkilemektedir.

Ancak, hızla değişen rekabet koşullarında mükemmelliği yakalamak da tek başına yeterli değildir; mükemmelliği sürdürülebilir kılmak şirketlerin bir başka zorlu görevi haline gelmiştir. Mükemmelliği sürdürmek ise çağdaş ve bütünsel bir yönetim sistemini hayata geçirmek ile mümkün olacaktır. Bu kapsamda, şirket strateji ve politikaları ihtiyaçlara uygun olarak değiştirilmeli ve sürekli iyileştirme kurumsal bir değer haline dönüştürmelidir.

Bu süreçte üst yönetimin kararlılığı ve liderlerin yönlendirici rolü ise hiç kuşkusuz çok önemli… Sahip oldukları vizyon ve etik değerler ile çalışanlarında güven oluşturan, mükemmellik kültürünün hem şirket içinde hem de şirket dışında yayılmasını sağlayan liderler, şirketlerini mükemmelliğe taşımada en önemli ve başarılı aktörlerdir. “Avrupa’daki kuruluşların mükemmel olduğu bir dünya” vizyonu ile yola çıkan Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı da şirket politika ve stratejilerinin, çalışanların, kaynakların ve süreçlerin uygun bir liderlik anlayışıyla yönlendirilmesi ile ancak mükemmelliğe ulaşılabileceğini vurgulamaktadır.

Değerli konuklar,

İyi uygulamalarının şirketler ve kurumlar arasında paylaşılması tüm toplumda mükemmellik anlayışının yaygınlaşabilmesinin en etkili yollarından biridir. Mükemmelliği tüm paydaşları ile paylaşan şirketler uzun vadede daha kazançlı çıkacaktır. Uluslararası rekabette hepimiz aynı gemide yol alıyoruz. Özel sektör, sivil toplum ve kamu olmak üzere tüm kurumlarında mükemmelliği hedefleyen bir Türkiye ancak rakiplerinden sıyrılarak rekabetçilikte üst sıralara yükselme şansına sahip olabilecektir.

Burada KOBİ’lere ve kadın istihdamına özel bir önem vermemiz gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda Kongre’nin programını son derece isabetli bulduğumu ifade etmeliyim. Ülkemizde işletmelerin yüzde 95’inden fazlasının KOBİ’lerden oluştuğunu göz önünde bulundurduğumuzda, KOBİ’lerin ihtiyaçlarının belirlenerek teknolojiyi kullanmalarının ve yenilikçiliğin teşvik edilmesi yolunda Türkiye’nin rekabetçiliği açısından büyük aşama kaydedilebilir. Bunun büyük önem arzettiğinin zannederim hepimiz farkındayız. Bu doğrultuda, KOBİ’lerdeki iyi uygulamaların da paylaşılabileceği platformlar sağlamak oldukça önemli. Bu yönde fırsatları iş dünyası olarak, iş dünyasının örgütleri olarak yaratmalıyız. Bu tür platformları mükemmelliği yaymak için kullanmalıyız. Burada göreceğiz ki, bu çabalar insanlarımızın, örgütlerimizin, iş yerlerimizin mükemmelliğini sağlamakta önemli bir katkı oluşturacak.

2023 yılında dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmayı hedefleyen Türkiye’nin, kadınlarını ekonomik güce ortak etmeden gerçek anlamda gelişmiş bir ülke olmasını bekleyemeyiz. Nüfusumuzun yarısını oyunun dışında tutarak güçlü, kalkınmış bir ülke haline gelmenin mümkün olamayacağını anlamalı ve kadınların iş hayatındaki başarı hikayelerinin sayısını artırmak ve konumlarını güçlendirmek için de stratejiler, programlar geliştirmeliyiz.

KALDER’e, şirketlerimizin tüm iş süreçlerinde kalite anlayışını benimsemeleri ve mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürmeleri için yürüttüğü ısrarlı istikrarlı çalışmalarında, ülkemizin rekabet gücünün artırılmasına verdiği katkılarda çok büyük yol katettiği için teşekkürü bir borç biliyorum.

Kaliteyi iş yapma biçimi haline getiren şirketlerimizi burada birarada görmekten mutluluk duyuyorum. Zirvenin herkes için faydalı geçmesini diliyorum. Sizleri, bizi biraraya getiren kalite ve mükemmellik arayışının inançlı heyecanlı misyonerleri olarak bu sabah bu salonda heyecan içerisinde görmekten, sizlerle birlikte çalışmaktan çok büyük mutluluk duyuyorum.

Bu istikrarlı mükemmellikte sürdürülen kongreleri devam ettirdikleri ve Türkiye'de mükemmelliğin yolunu aydınlattıkları için, bu kongrenin hazırlık aşamalarında emeği geçenlere, Sayın Başkan Hamdi Doğan'a ve Yönetim Kurulu üyelerine de çok teşekkür ediyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.