TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner'in "VI. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi" Açılış Konuşması

Sayın Başkanlarım, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Konuklar,

TÜSİAD adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce Sermaye Piyasası Kurulu’nun yeni başkanı sayın Dr. Vahdettin Ertaş’ı kutluyor, kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum.  

TKYD’nin 2011 ve 2012 yıllarında gerçekleştirdiği uluslararası kurumsal yönetim zirvelerinin açılış konuşmalarında sizlere hitap etme imkanı bulmuştum. 2013 yılına geldiğimizde TÜSİAD Yönetim Kurulu başkanlığı görevimi devretmeden önce bu sıfatımla son kez bir toplantıya katılıyorum. Bu bağlamda, VI. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi benim için de ayrı bir önem taşıyor.

2011 ve 2012 zirvelerinde krizler karşısında kurumsal yönetim anlayışının paydaşlar açısından güven arttırıcı yönünden, şirketlerimizin sürdürülebilirliğine katkısından ve ilgili mevzuattaki önemli değişikliklerden bahsetmiştim.

2012 yılındaki zirveden bu yana geçen zaman dilimi de kurumsal yönetimde özellikle mevzuat açısından oldukça yoğun bir döneme sahne oldu. 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yanı sıra tam bir sene önce yine bu zirvede tartıştığımız kurumsal yönetim ilkelerinin güncellenmesi çalışmaları tamamlandı. Bu gelişmelere paralel şekilde yeni Sermaye Piyasası Kanunu da kısa bir süre önce yasalaştı. TÜSİAD olarak tüm bu süreçlerin içerisinde aktif şekilde yer alarak, görüşlerimizi ilgili kurum ve makamlarla paylaştık. İlerleyen dönemde de söz konusu mevzuatların ikincil düzenlemelerini takip ediyor, görüş ve önerilerimizi paylaşıyor olacağız.

Değerli Konuklar,

Bildiğiniz üzere, mevzuat ve en iyi özel sektör uygulamaları ideal iş yapma kültürünün iki önemli bileşenidir. En iyi özel sektör uygulamalarını şirketlerimizin mevzuat ile öngörülenlerin ötesine geçmesi ve bu uygulamaları içselleştirmesi olarak özetleyebiliriz. İlgili mevzuat açısından ise dünya uygulamalarıyla paralellik gösteren ve hem yerel hem de uluslararası yatırımları teşvik eden bir yasal çerçeveyi anlıyoruz.

Bu bağlamda, ülkemizde bir yanda ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği, diğer yanda finansal derinlik ve İstanbul Finans Merkezi hedefleri gündemdeyken, yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun zamanlaması oldukça kritik bir önem taşıyor. Söz konusu Kanun hem sermaye piyasalarımızın gelişmesi, hem de küresel ekonomiyle ilişkilerimizin güçlenmesine yönelik olumlu bir adımdır. Unutmamalıyız ki, gelişmiş sermaye piyasalarına sahip olmamız, ekonomik büyümemizi sağlayacak fonları ve yurtiçi tasarrufları temin etmemizin en öncelikli şartları arasındadır.     

Sermaye Piyasası Kanunu, şeffaflık ve yatırımcının korunması prensipleri çerçevesinde kurumsal yönetim anlayışının güçlenmesini sağlayacak uygulamaları da beraberinde getirmektedir. Bu açıdan bakıldığında Kanun, kurumsal yönetimi merkeze alarak hazırlanan yeni Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen yapıya da katkı sağlayacaktır.  

Saygıdeğer Konuklar,

Kurumsallık, kurumsal ve iyi yönetişim kapsadığı değerlerle aslında birinci lige çıkmayı önemseyen ve hedefleyen bir ülkenin yaşam standardını düzenleyen bir kültür olabilmeli. Biliyoruz ki ideal iş yapma kültürünü benimseyen, bir başka deyişle şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adillik ilkelerini merkeze alarak faaliyet gösteren ve organizasyonlarını bu yönde şekillendiren şirketler nasıl yaratıyor.

Kurumsal yönetim anlayışı güçlü, risk yönetimini ve denetim faaliyetlerini merkeze alan şirketler yarınlara daha net bakabilen, krizlere karşı yol haritaları belirli olan ve paydaşlarına güven veren bir yapıya kavuşacaktır.

Ayrıca, kurumsal yönetim anlayışının şirket performansına ve piyasa değerine olumlu katkısı olacağı açıktır. Bir sonraki oturumda iş dünyamızın duayenleri bu konuyu ayrıntılı olarak ele alacaklar. Ancak şunu belirtmek isterim ki yabancı yatırımcıyı çeken ve yerli tasarrufu teşvik eden bir sermaye piyasasının olmazsa olmazı kurumsal yönetim anlayışının varlığıdır. Kurumsal yönetim anlayışı ülkemizde güçlendikçe halka açılma oranları artacak bununla beraber sermaye piyasamız derinleşecek ve sağlamlaşacaktır. Şirketlerimiz için ise daha iyi kurumsal yönetim ilkeleri daha yüksek karlılık, daha iyi borsa performansı ve dış finansmandan daha fazla yararlanma imkanına sahip olma anlamına gelecektir. Elbette bu durum halka açık olmayan şirketlerimiz için de paralel sonuçları beraberinde getirecektir.

Kıymetli konuklar,

Sözlerimin sonuna gelirken TÜSİAD’ın kurumsal yönetim faaliyetleri açısından 2012 yılında yaptığı temel çalışmaları ve 2013 faaliyet planını da burada sizlerle paylaşmak isterim. TÜSİAD olarak geride bıraktığımız yıl, ilgili mevzuatın güncellenmesine verdiğimiz desteğin yanı sıra aile şirketlerine rehber niteliğinde olacak  “Borsa Dışı Şirketler için Kurumsal Yönetim İlkeleri” başlıklı çalışmamızı da tamamladık. Söz konusu çalışmamızı, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu’nun faaliyetleri kapsamında Şirket İşlemleri ve Kurumsal Yönetim Teknik Komitesi’nin değerli eş başkanlarına sunduk. Bu senenin ilk çeyreğinde yeni Sermaye Piyasası Kanunu’na ilişkin seminerlerimizi SPK ile işbirliği içerisinde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, taslak metinlerini tamamladığımız “Hissedar Hakları ve Görevleri” ile “Hissedarlar ile Diğer Paydaşların Bilgilendirilmesi ve Şeffaflık” başlıklı çalışmalarımızı da bu sene sizlerle paylaşıyor olacağız.

Son olarak, ülkemizde kurumsal yönetim anlayışının yaygınlaşması açısından önemli hizmetlerde bulunan TKYD ve TÜSİAD’ın işbirliği içerisinde olmasından ve enerjilerini birlikte kullanmalarından duyduğum memnuniyeti dile getirmek isterim. İşbirliğimiz hem aile şirketleri platformu hem de uzmanlık seviyesinde karşılıklı etkileşimle güçlendi. Bu güçlü işbirliğinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğinden kuşkum yok.  

VI. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin ülkemiz şirketlerinin sağlam bir yönetim anlayışı ile daha sürdürülebilir yapılara sahip olmaları açısından kurumsal yönetime olan eğilimi güçlendirmesini diler, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.