TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı - 6 Şubat 2020

06 Şub 2020 İlgili Dosya
TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı - 6 Şubat 2020

TÜSİAD’ın Olağan Genel Kurul Toplantısı, 6 Şubat Perşembe günü, Sabancı Center Konferans Salonu’nda yapıldı. Genel Kurul toplantısının açılış konuşmaları TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski tarafından gerçekleştirildi.

Genel Kurul gündeminin ardından, iklim değişikliği konusunu iş dünyası perspektifinden ele alan “İklim Değişikliği ve Ekonomi” başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde iklim değişikliği konusunun iş dünyası açısından kritik önemi, ulusal ve uluslararası kurumlardan konuşmacılarla, rekabet gücü, finansman ve ticaret politikaları eksenlerinde ele alındı.

“İklim Değişikliği ve Ekonomi” Paneli Katılımcıları:

  • Moderatör : Dr. Nurşen Numanoğlu, TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı
  • Dr. Pınar Artıran, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi & DTÖ Kürsüsü
  • Christian Egenhofer, Center for European Policy Studies (CEPS) Enerji & İklim Programı Direktörü
  • Angel Gutierrez Hidalgo, AB Türkiye Delegasyonu Birinci Müsteşarı, Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı
  • Auguste Tano Kouame, Dünya Bankası Türkiye Direktörü
  • Fatih Özkadı, TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Başkanı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’nin konuşmasından ön plana çıkanlar:

Ekonomi:

“Ekonomide, bir nebze daha iç açıcı haberlerle bu yıla başlıyoruz. Geçen yıl iç talepte gördüğümüz daralma, bu yıl yerini hafif toparlanmaya bıraktı. Tüketimde hareketlenme olduğunu görüyoruz. İnşaat başta olmak üzere, krizden derin şekilde etkilenen sektörlerde ise toparlanma daha uzun zaman alabilir.”

“2019’u, sıfırın biraz üzerinde, cüzi sayılacak bir büyüme hızıyla kapatıyoruz. 2020 yılında istihdam sorunumuz açısından yeterli olmayacaksa da daha yüksek bir büyüme bekliyoruz. Bu büyümenin bileşenleri, kamu harcamalarındaki artış ve özellikle kamu bankalarının bilançolarındaki genişlemeden oluşuyor. Diğer yandan faizlerin düşmesi ile özel bankaların da tüketici kredi talebi karşılamaya başladığını görüyoruz.”

“Geçmiş tecrübelerimizden de biliyoruz ki, sadece kredi genişlemesi ile büyüme sürdürülebilir değil. Bu tür büyümeler, verimlilik artışı getirmiyor. Yalnızca talebi artırarak ekonominin ısınmasına, yükselen enflasyon ve borç sorununa yol açıyor. Bu yıl krizin yaralarını sarıyor olduğumuz için, bu etkiler belki hafif olacak belki de kısa vadede olumsuzluğa dönüşmeyecek. Ancak uzun vadeli etkileri iyi değerlendirmeliyiz. Aynı yanlışları, bir daha tekrarlamamalıyız.”

“2001 krizi ardından yaşadığımız büyüme döneminde ekonomimize yönelik güvenin, istikrarlı ekonomi yönetimi, güçlü ve özerk kurumların varlığına bağlı olduğunu hatırlatmak isterim. Gerek reel sektörde gerekse para piyasalarında mevzuatın sıkça değişiyor olmasının, ani ve beklenmedik şekilde yeni kanunların iş dünyasının karşısına çıkmasının, vergi politikalarında ekonomik aktörlerin güvenini sarsacak ve mülkiyet konusunda kaygılar yaratacak adımların atılmasının, yatırım ortamına olumsuz etkilerini gündeme getirmek zorundayız.”

Avrupa Birliği:

“Avrupa Birliği’nin halihazırdaki sorunları nedeniyle bugüne kadar elde ettiği büyük başarıları görmezden gelemeyiz. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin birbirilerine ihtiyaçları çok büyüktür. Üyelik müzakerelerinin fiilen donduğu, ilişkilere bir soğukluğun hâkim olduğu bugünkü durum kalıcı olamaz.”

“Avrupa Birliği ile diyaloğumuzu zaman kaybetmeden geliştirmeliyiz. Sonuçta ne Türkiye AB açısından sadece mülteci akınını engelleyen bir ülkedir ne de AB Türkiye açısından sadece en önemli ve büyük pazardır. AB projesine dahil olmak Türkiye açısından, 200 yıllık modernleşme sürecinin varması gereken bir hedeftir.”

“Türkiye’nin tam üyeliği Avrupa açısından önyargılara teslim olmayacağının, doğusundan gelen enerjiye ve kültüre açıklığının bir göstergesidir.”

“Kısa vadede, Gümrük Birliği’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini de kapsayacak şekilde güncellenmesi artık ertelenemeyecek bir ihtiyaçtır.”

“İki tarafın da çıkarları, yakınlaşmayı, birbirinin dilini anlamayı, sürdürülebilir bir gelecek için ortak hareket etmeyi gerektiriyor. İşte bu noktada; hukuk, yargı bağımsızlığı, demokratik kriterler, insan hakları, cinsiyet eşitliği, 21. yüzyıla uygun bir eğitim yapısı ve zihniyeti konularında acilen harekete geçmemiz gerekiyor.”

Uluslararası İşbirlikleri:

“Özgürlüklerin, temel hakların gelişimi ve korunması, giderek artan ekonomik dengesizliklerin giderilmesi, krizlerin iç savaşlara ve büyük insani dramlara dönüşmeden çözülmesi, iklim değişikliği ile etkin mücadele, uluslararası toplumun geniş işbirliği ile üstesinden gelebileceğimiz konulardır.”

ABD ile İlişkiler

“En önemli müttefikimiz ABD ile sorunlarımız artık çözülmelidir. Burada; bizim tarafımızdan yapılabilecek şeyler olduğu gibi, ABD tarafından da 15 Temmuz sonrası sarsılan güven ilişkisini tamir edecek adımlar atılmalıdır. Halkbank davası, S-400 meselesi, F-35 uçakları meselelerini dikkat ve hassasiyetle izliyoruz. İran ve ABD arasındaki son kriz gösterdi ki; etrafımızdaki füze tehdidi hiç de azımsanacak gibi değil. Müttefiklerimizin bu konuda yapıcı adımlar atmasını ve Türkiye’nin savunma ihtiyaçlarının ittifak içinde, işbirliği ile karşılanacağı çözümler üretilmesini bekliyoruz.”

İklim Değişikliği:

“Çeşitli araştırmalarda, iklim değişikliği nedeniyle, önümüzdeki otuz yıl içinde, Türkiye’nin su fakiri bir ülke konumuna düşeceği öngörülüyor. En kurak şehirlerden bazıları ülkemizde olacak. Kuraklığın su kaynakları, tarımsal üretim, nüfus kaymaları üzerindeki etkilerini nasıl engelleyeceğimizi belirlemeliyiz.”

Toplumsal Cinsiyet Eşitlği

“Kadınların toplumsal hayata eşit şekilde katılmaları, enerjilerini ve bilgi-becerilerini özgürce kullanabilmeleri modern ve uygar bir toplum olmanın gereğidir. Kadınların, onları ikinci planda bırakmak, ezmek, baskı altında tutmak, cahil bırakmak için sürdürülen tüm çabalara rağmen toplumsal hayata giderek daha aktif şekilde katılmalarına mutlulukla şahit oluyoruz.”

“Kadınların eğitim, iş yaşamı ve yönetime katılımının önündeki engellerin kaldırılması, demokratik, ekonomik ve sosyal gelişim açısından zorunludur. Bu konuda daha fazla harekete geçilmesine ihtiyaç var. Kadınların önünde yaşamsal bir engel oluşturan, kadına karşı şiddetin de en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz.”

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’ın konuşmasından ön plana çıkanlar:

Ekonomi:

“Gerek ülkemizde gerekse dünyada ekonomik endişeler biraz daha azalmış, iş dünyasının beklentileri biraz daha iyileşmiş durumda. Dünya ekonomisinin bu yıl 2019’a oranla bir miktar hızlanması bekleniyor. Dünya ekonomisindeki olumlu hava, ülkemizi de olumlu etkiliyor. Enflasyon rekor yüksek seviyelerden indi, TL’deki istikrarsızlık azaldı, ve CDS primlerimiz düştü. Reel ekonomi de bir nebze nefes aldı.”

“Faizlerin düşmesiyle kamu bankaları öncülüğünde başlayan kredi büyümesine özel bankalar da katıldı. Tüketici kredilerindeki artış ertelenen iç talebi geri getiriyor. Büyümedeki canlanma bir süre sonra istihdam artışına da yol açacaktır.”

“Fakat 2020’de ekonomiye hakim olan bu iyimserlikte olağanüstü tedbirlerin önemli bir etkisi var. Olağanüstü uygulamalar normalleşirse ekonomimiz normalden giderek uzaklaşır, öngörülebilirlik azalır. Bu nedenle umarım kalıcı ve sağlıklı piyasa koşulları bir an önce sağlanır. Ayrıca, başta jeopolitik riskler olmak üzere orta vadede bir dizi gelişme bu havayı bozabilir.”

Avrupa Birliği:

“AB ile ilişkileri geliştirmeye önem vermeliyiz. Şu anda Avrupa, kendi sorunlarına gömülmüş ve dünya politikası üzerindeki söz hakkı geriye düşmüş gözükse de, bu haliyle bile demokrasi, çevre, insan hakları, huzur ve refah gibi uzun vadede geri gelecek olan temel değerler için bir referans noktası olmaya devam ediyor.Bu yüzden AB üyelik süreci, Türkiye için hem bugünün, hem de yarının öncelikli konusu. Bu anlamda, Gümrük Birliği’nin tarım, kamu alımları ve hizmetleri de içine alacak şekilde güncellenmesi öncelik alanlarından bir tanesi. Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi, hem Türkiye’nin, hem AB’nin yararına.”