"Türkiye' de Demokratikleşme Perspektifleri" ve "AB Kopenhag Siyasal Kriterleri" No:1 Siyasal Partiler

1982 Anayasası 68. Maddesinde, aynen 1961 anayasasında olduğu gibi, "siyasi partileri, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları" olarak tanımlamıştır. Nitekim, siyasal partilerin siyasal sistem içindeki rolleri, Avrupa demokrasilerinde uzun bir süreden beri demokrasi kavramının "partitokrasi" kavramı ile aynı şeyi ifade eder biçimde algılanmasına neden olmaktadır. Türkiye, bu eğilimi İmparatorluk döneminden beri (her ne kadar, amaçları, örgütlenme modelleri farklı olsa da) yaşayan, 1950’den beri de çok partili siyasal sistem içinde uygulamasını sürdüren bir ülke konumundadır. Üstelik demokratik siyasal sistemin diğer aktörleri olan ve kamuoyunun siyasal sistemle bağlantılarını kurma işlevini üstlenen sivil toplum örgütlerinin sistem içindeki konumlarının ve rollerinin diğer demokratik ülkelere oranla son derece yetersiz kalması, siyasal partilerin rollerini ve işlevlerini bir kat daha arttırmaktadır. Dolayısıyla, demokratikleşme açısından da, ilk ve derhal yapılması gereken, siyasal sisteme, siyasal aktörlere duyulan bu güvensizlik duygusunun, bu "güven erozyonunun" ortadan kaldırılması, güven duygusunun tekrar tesis edilmesi, diğer bir söyleyişle toplum ve devlet arasında yeni bir "toplum sözleşmesinin" ana hatlarının yeniden çizilmesidir. Bu çalışmada, yukarıda yer alan görüş doğrultusunda Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılması gereken değişiklikler yer almaktadır.