Çağımızda yargılama, boyutlarını büyütmüştür. Hukuk devletinin bütün unsurlarıyla ortaya çıkması, yasama ve yürütme organlarının da yargısal denetimini getirmiş; mahkemelerin bağımsızlığını ve devletin taraf olduğu uyuşmazlıklarda dahi son sözü söylemesini herkese kabul ettirmiştir. Kişileri kamu gücü karşısında koruyan bu yargılama işlevi, aynı zamanda, yargıçlara ağır sorumluluklar yüklemiştir: kamusal faaliyet ve hizmetlerin işleyişini engellemeden ve kamu yararını ortadan kaldırmadan kişi haklarını ve hürriyetlerini korumak, toplumdaki olağanüstü çeşitlenmelere ve çoğulculuğa dayanan farklılıklar içinde tarafsız, güvenilir ve saygın olabilmek gibi. Yargılamanın toplum tarafından doğru algılanması için, bir yandan eğitim kurumlarında buna ilişkin konular işlenirken, bir yandan da, her sorunun yargılama yoluyla çözülemeyeceği; iç barış, saydamlık, ahlak ve sorumluluk gibi hususların ayrıca işlenmesi gerektiği anlaşılmalı ve anlatılmalıdır. Kaliteli yargılama, yargılamayı içten olduğu kadar dıştan da destekleyecek maddi ve hukuki imkanların seferber edilmesini gerektirmektedir. Bu suretle, daha az uyuşmazlık; daha çok nitelikli personel ve daha tatmin edici, etkili ve saygın yargılama kararlarına ulaşılabilecektir. Yargılamada, "bizde ancak bu kadar oluyor" yaklaşımıyla iyileştirme yeterli olmaz. Uluslararası standart, ilke ve imkanlar gözetilmelidir.