TÜSİAD, TTGV ve TÜBİTAK olarak, sanayimizde yenilikçi teknolojinin ve yeni buluşların önemine duyduğumuz inancı benden önceki değerli konuşmacılar da belirtti. Biz TÜSİAD olarak üç kurumun 1997 yılından bu yana başlattığı bu birlikteliği çok kıymetli buluyor, uzun yıllar devam etmesini diliyoruz. Burada teknolojide öne çıkaran kuruluşlara verilen teknoloji ödüllerinin bir marka olmasından duyduğumuz memnuniyeti sizlerle bir kez daha bir kez daha paylaşmak istiyoruz.
Amacımız,
• Yenilikçi ürün ve teknoloji geliştirmenin rekabetçi pazarlarda başarının ve sürdürülebilirliğin kaçınılmaz gereği olduğu konusunda sanayicimizi ve kurumlarımızı bilinçlendirmek
• Belki de çok daha önemlisi kamuoyunun, girişimcilerin ve gençlerimizin bu konudaki duyarlılığını artırmak...
Böylelikle ülkemizin geleceğe yatırım yapan yetenekli şirketleri kamuoyuyla paylaşmayı, başarı hikayelerini gündeme taşımayı amaçlıyoruz. Başarı hikayelerini paylaşmak son derece önemli bir faktör. Her bir başarı hikayesi bir başka tutkuyu ortaya çıkarıyor.
Teknoloji, araştırma ve geliştirme süreci hiç bitmeyen bir maraton... Dünya böyle yeni güzelliklerle buluşuyor. Burada hayallerine sınır tanımayanlar kazanıyor. Biz de hayallerine sınır tanımayanlara bu ödülle aslında bir ortam yaratıyoruz.
Geçmişte 2000’li yılları hayal ederken, robotların hakimiyetinde, uçan arabalara binilen, hatta uzun mesafeler için ışınlanılan bir dönem olarak hayal ederdik. Bunların bir kısmı tam olarak hayata geçmedi. Ancak, bugün için geçmişteki bu hayaller hiç zorlayıcı değil.
Şimdi düşünelim. Gençlerimizin 2050 yılı için nasıl hayaller var? 2050 yılı için şimdiki çocuklara ne gibi teknolojilerin dünyaya hakim olacağı sorulduğunda, holografik iletişimi çok yakında görüyorlar. İleri düzeyde yapay zekaya sahip robotlarla hayatlarını sürdüreceklerini ve teknolojinin de çok ucuz olacağını düşünüyorlar.
Onlar belki de gerçeğe çok daha yakın ve bizim hayal edebileceklerimizin çok daha ötesinde.
2050 yılında doğan bir çocuk tam bir global dünya vatandaşı olarak dünyaya gelecek ve %45 ihtimalle 150 yaşına kadar yaşayacak. Niye? Çünkü bu çocukların gen haritası belli ve kişiye özel ilaçların üretildiği bir çağda yaşayacaklar.
Bu gençler düşlerini bile mobil cihazlarına indirebileceklerini hayal ediyorlar.
Şu an milyarlarca makinanın, önümüzdeki yakın yıllarda ise yüz milyarlarca makinanın birbirleriyle iletişimde olup, veri ürettiği bir yaşamı izleyeceğiz.
Yaşamın her noktasında ve her anında bu bilgiler insanların, kurumların iş yapma biçimlerini ve yaşam beklentilerini, özel hayatlarını değiştiriyor olacak.
Daha akıllı endüstriler, akıllı şehirler ve sonunda daha akıllı bir dünya söz konusu olacak. Bizim işte böyle bir dünyaya hazırlanmamız gerekiyor.
TÜSİAD olarak, bu teknoloji dünyasında çağın gerisinde kalmamak için bilgi toplumu olmanın, teknolojinin, Ar-Ge’nin önemini her fırsatta vurguluyoruz.
Ar-Ge ve inovasyonda yetkinleşmiş bir Türkiye ekonomisi ile dünya liginde daha güçlü bir konuma gelmeyi hep birlikte hedefliyoruz.
Orta gelir düzeyinden kurtulan ülkelere baktığımızda bunu teknolojik gelişmelere imza atan şirketleri ve dünya pazarlarına sundukları ürün ve markalarla, yenilikçi ürünlerle başarabildiklerini görüyoruz.
2011 yılında TÜSİAD olarak yayınladığımız “Türkiye’de Büyümenin Önündeki Engeller” raporunda, Hausman ve Hidalgo’nun çalışmasına atıfla, bazı önemli tespitlerde bulunulmuştu. Buna göre, ülkelerin üretim yapıları, bulundurdukları becerilere bağlıdır deniliyor.
Son yıllarda ülkemizde, kamu ve özel sektör Ar-Ge harcamalarında önemli artışlar yaşandı. Bu gelişmeleri hep birlikte memnuniyetle izliyoruz ve gurur duyuyoruz.
Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye oranı 2013’te % 0,95 olarak gerçekleşti. 2023 yılında Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranının %3’e ulaşmasını hedefliyoruz.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksi’ne baktığımızda 144-148 ülke içinde, son üç seneki inovasyon sıralamamız 50-56 arasında zikzak çiziyor. Hayalimiz bunu hep birlikte çok yukarılara taşımak. Dolayısıyla bu birlikteliğin ve bu ödüllerin buradaki rekabetçilik indeksine de çok önemli bir katkısı olacağını düşünüyoruz.
Ar-Ge ve teknolojide gelişmiş ülke olma hedefine yönelik önümüzde zorlu ama bir o kadar da heyecanlı bir süreç var. Teknoloji yolunun Türkiye için yeni nesli ile genç nüfusuyla heyecan verici bir yolculuk olacağını hep birlikte göreceğimizi canı yürekten inanıyorum.
Heyecanı yaratan, teknolojinin kendisi…
Teknoloji sürekli değişerek, gelişerek önümüze yeni yollar açıyor. Bu açılan ufukta yeni buluşlarla ilerleyecek bir Türkiye son derece rekabet gücü güçlü bir ülke olacak.
Sözlerime son vermeden önce, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için en büyük itici güç olan insan gücünün önemine değinmek isterim. Teknoloji üretme ve inovasyon kapasitesini, eğitimin niteliğinden ayrı ve bağımsız bir kavram olarak değerlendiremeyiz. İnsana yatırım yapan ülkeler ekonomik büyümelerini sürdürülebilir hale getirebiliyor.
Bu nedenle, geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerinin temelini oluşturan “STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics)”, yani “fen, teknoloji, matematik, mühendislik” alanlarında insan gücünü en iyi şekilde yetiştirebilmeliyiz.
Değerli Konuklar,
Ülkemizde teknolojiye yatırım yapan şirketlerin ve nitelikli araştırmacı insan gücünün katkısıyla büyüttüğümüz Teknoloji Ödülleri’nin 12.sinin başvuru sürecini bugün başlatıyoruz. Başvuruların sayılarının bu sene artmasını ümit ediyoruz.
Etkinliğimizin özel sektör içerisinde heyecan verici bir yarış olduğunu görmekten çok mutluyuz.
Bugünün acımasız küresel rekabet ortamında, kazananlar tarafında olmak istiyorsak, amaç, neler olabileceği üzerine fikir yürütmek değil, nelerin olmasını sağlayabilirim diye hayal kurmak olmalıdır.
Hayallerimize sınır tanımayalım. Sözlerimi, “yenilik tiryakisi olmak zorundayız” diyerek bitiyorum. Çok teşekkür ederim.