TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz'ın" PISA 2012 Sonuçları: Yaratıcı Problem Çözme Becerileri" Rapor Tanıtımı Açılış Konuşması

Saygıdeğer Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

 

Şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

 

“PISA 2012 Sonuçları: Yaratıcı Problem Çözme Becerileri” başlıklı OECD Raporunun Türkiye tanıtım toplantısına hoş geldiniz.

 

“Eğitim”, insan kaynağımızın niteliğini belirleyen ana unsur olarak, TÜSİAD’ın, üzerine ciddi çalışmalar yaptığı bir konudur. Ülkemizin eğitim politikalarına bilimsel, veriye dayalı katkı sunmak amacıyla raporlar ve görüşler hazırlıyor, seminerler düzenliyoruz. En son 15 Şubat tarihinde, TÖDER ile birlikte, PISA 2012 Türkiye verilerini karşılaştırmalı olarak ele alan raporumuzu tanıttık. O gün olduğu gibi bugün de “eğitimde, veriye dayalı nitelik reformu”na duyulan ihtiyacı vurgulamaya devam ediyoruz.

 

OECD’nin 3 yılda bir yaptığı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı”, kısa adıyla PISA, ülkelerin eğitim alanındaki performanslarını ölçme ve diğer ülkelerle kıyaslama imkanını sunuyor. Bu açıdan bu araştırma büyük önem taşıyor. PISA 2012 rapor dizisi kapsamında ilk rapor, öğrencilerin matematik, fen ve okuma becerilerini değerlendirmekteydi.  İkincisi eğitimde eşitlik konusuna değiniyordu. Üçüncü rapor, öğrencilerin öğrenmeye istekleri ve özgüvenlerini, dördüncüsü ise okulların başarılı olmasında rol oynayan unsurları analiz etmekteydi. Bu dört raporun tamamı 2013 yılı sonunda yayımlandı. Bugün burada, serinin beşinci raporu olarak bu yıl yayınlanan ve öğrencilerin gerçek hayatta karşılaştıkları problemleri çözme becerilerini analiz eden çalışmayı hep birlikte ele alacağız.

 

Değerli Konuklarımız,

 

20. yüzyılın son dönemlerinde hayatımıza giren teknolojik gelişmeler, her yere daha hızlı ulaşmamızı, herkesle anlık iletişim kurabilmemizi sağladı, en önemlisi de bilgiye erişimimizi kolaylaştırdı. Düşük beceri gerektiren işlerin otomatikleşmesiyle, rutin nitelikteki bilişsel becerilere olan talep azaldı. Hızla değişen dünyamızda bireyler yeni ve beklenmeyen problemlerle baş etmek durumundalar artık.

 

21. yüzyıl ekonomilerinin ihtiyaç duyduğu beceri seti değişime uğradı; eriştiği bilgiyi analiz eden, hayatta karşılaştığı alışılmadık, karmaşık problemleri yaratıcı bir şekilde çözebilen bireylere ihtiyacımız var artık. Yüksek bilişsel becerilere, öğrenme ve iletişim becerilerine sahip, eleştirel ve analitik düşünebilen bireylere ihtiyacımız var.

 

Bilgiye erişimin kolay olduğu günümüzde, öğrencilere bilgi aktarımı ağırlıklı bir eğitimden ziyade, arama motorlarından elde edemeyecekleri becerileri kazandırmamız gerekiyor. “Ne iş olsa yaparım” ya da “nasılsa işe girince öğrenirim” gibi düşünceler, daha sıkı rekabetin olduğu iş dünyasında artık geçersiz ve kabul edilebilir değil. OECD’nin bir başka çalışması, kısa adı PIAAC olan Yetişkin Becerileri Araştırması da bunu destekler nitelikte sonuçlar veriyor. Bu araştırmaya göre, üst düzey becerilere sahip yetişkinlerin istihdam edilme ihtimali iki kat daha yüksek olup, ortalamanın üstünde maaş alma ihtimalleri de düşük becerileri rakiplerine karşı üç kat daha fazladır.

 

Sayın Konuklar,

 

Bugün tanıtımı yapılacak olan PISA Yaratıcı Problem Çözme Becerileri araştırması, çözümü aşikâr olmayan bir problemle karşılaşılması durumunda bireyin bu durumu anlama ve bilişsel süreçler yardımı ile çözme kapasitesini ele alıyor özünde. Toplantımızın misafiri, OECD Kıdemli Analisti Sayın Francesca Borgonovi detaylı bir sunum yaparak bizleri aydınlatacak. Ben de konuşmamda çalışmanın bazı sonuçlarına kısaca değinmek istiyorum.

 

15 yaş grubu öğrencilerin yaratıcı problem çözme becerileri ölçümünde, Türkiye 44 ülke arasında maalesef 34. sırada. Öğrencilerimizin sadece %2.2’si, “5. ve 6. düzeyler” olarak tabir edilen en üst düzeyde problem çözme becerilerine sahipler ve karmaşık sorunları çözebilme kabiliyetindeler. Bu düzeydeki öğrencilerin OECD ortalaması ise, bizim %2.2 ’ye karşılık, % 11. Öte yandan, günlük hayatta karşılaşılabilecek, yaratıcılık gerektirmeyen basit problemlerle baş edebilme becerisini temsil eden “1. düzey ve altı” beceri seviyesindeki öğrencilerimizin oranı ise % 36’yı buluyor maalesef.  Bu oranlar bize, üst düzeyde problem çözme becerilerine sahip gençlerimizin oranını ivedilikle artırmamız gerektiğini, bu konuda bir alarm olduğunu göstermektedir.

 

Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından birisi ise; ülkemizde benzer matematik, fen ve okuma becerisi seviyelerinde bulunan meslek lisesi ve genel lise öğrencileri dikkate alındığında, meslek liselerindeki öğrencilerin % 63’ünün yaratıcı problem çözme performansının, genel liselerde okuyan öğrencilerden daha başarılı olduğudur. Demek ki meslek liseleri konusundaki ısrarımızın önemi burada bir kez daha ortaya çıkıyor. İki okul türü arasındaki performans farkının büyüklüğü açısından Şangay’dan sonra Türkiye ikinci sırada. Mesleki eğitim programlarındaki öğrencilerimiz, uygulanan müfredat ve öğretim yöntemleri ile gerçek hayattaki problemlere bir nebze daha iyi hazırlanabiliyorlar. Öte yandan bu veri, ülkemizde genel akademik derslerin, öğrencilerin problem çözme becerilerini yeterince geliştirmediğini, desteklemediğini de gösteriyor. PISA’ya katılan bazı ülkelerde ise, tersine, akademik derslere ağırlık verilen okullardaki öğrencilerin problem çözme becerisi performansı, meslek okullarında okuyanlarınkinden daha yüksek. Hangi yönde olursa olsun, ülkede uygulanan eğitim programlarının performansları arasındaki farklılıklar; eğitim politikaları, müfredat ve öğretim yöntemleri bakımından daha detaylı araştırmalar yapmaya muhtaç ve bizi bu araştırmaları yapmaya sevk etmeli, uyarmalı.

 

Değerli Konuklar,

 

21. yüzyılın küresel rekabet ortamında, eğitim alanında uluslararası karşılaştırmalardaki konumumuzu dikkatle ele almak durumundayız. OECD'nin bir başka araştırmasına göre Türkiye, PISA verilerinden yola çıkarak en az politika üreten, en az ders çıkaran ülkelerden birisi maalesef. Bu durumu değiştirmeli; PISA’yı bir uluslararası referans olarak çok iyi analiz ederek eğitimde nitelik reformlarını “veriye dayalı olarak” geliştirmeli ve yine veriye dayalı olarak gözden geçirmeliyiz. Yaratıcı ve üst düzey problem çözme becerilerine sahip gençlerimizin oranını ivedilikle artırmalı; öğrenme ve öğretme süreçlerimizi, insanımızın potansiyelini açığa çıkaracak şekilde yeniden yapılandırmalıyız. Çünkü PISA sonuçlarında Türkiye’ye sıçrama yaptıracak eğitim politikalarını hayata geçirmeden, gençlerimizi 21. yüzyıl becerileriyle donatmadan, bilgi ve inovasyona dayalı bir ekonomi olmamız, toplumsal refahımızı artırmamız, sosyal seviyemizi geliştirmemiz mümkün değil. Bence araştırmanın esas sonucu budur. Biz 21. yüzyılda bu beceri seti ile gençlerimizin bu donanımıyla rekabetçi olabilme seviyesinde değiliz. Bunun altını çizmek isterim.

 

Verilerin yol göstericiliğini vurgularken, demografik projeksiyonlara da dikkat çekmekte fayda görüyorum. Toplam okul çağı nüfusumuzun 2020 yılından sonra düşme eğilimine girmesi ve bu düşüşün 2025 yılından sonra daha hızlı biçimde seyretmesi öngörülüyor. Eğer iyi kullanabilirsek, bu nüfus avantajı, eğitimin yaygınlaştırılması ve eğitimin niteliğinin geliştirilmesi açısından bir fırsat olacaktır.

 

Özetle, gençlerimizin hayata hazırlanması ve onlara 21. yüzyıl becerilerinin kazandırılması konusunda okullara, eğitimcilere, karar alıcılara, aslında hepimize büyük görevler düşüyor. Biz iş dünyası olarak bugünün öğrencileri, yarının çalışan nüfusu olacak bireylerin hayattaki zorlukların üstesinden gelecek becerilerle donatılmalarını sağlamak için işbirliğine her zaman hazırız, bu konuda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.

 

Sözlerime son verirken, “PISA 2012 Sonuçları: Yaratıcı Problem Çözme Becerileri” başlıklı OECD Raporunun Türkiye tanıtımını TÜSİAD’ın ev sahipliğinde gerçekleştirmeyi teklif ettikleri için OECD’ye teşekkür ediyorum. Ayrıca çalışmanın yazarlarından biri olan Francesca Borgonovi’ye ve şahsında raporun tüm yazarlarına tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Toplantımıza katılan çok değerli panelistlerimize, moderatörlerimize ve bu toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen başta Eğitim Komisyonumuza ve TÜSİAD Genel Sekreterliği kadrosuna da teşekkür çok ediyorum.

 

Faydalı bir toplantı olmasını dilekleriyle, hepinize saygılar sunuyorum