TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner'in “Çin'i Anlamak & Çin ile İş Yapmak” Konferansı Açılış Konuşması

Saygıdeğer Büyükelçim, Değerli Konuklar, Sayın Basın Mensupları,

TÜSİAD adına hepinizi saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz demek istiyorum. Bugün burada TÜSİAD ve DEİK tarafından ortak olarak düzenlenen “Çin’i Anlamak & Çin ile İş Yapmak” isimli konferansta sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu etkinliğin gerçekleşmesindeki katkılarından ötürü, ana sponsorumuz Citibank’a çok teşekkür ederiz.

Çin ekonomisinin orta ve uzun vadedeki eğilimleri, Çin’in 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Çin’in dünya ekonomisini etkileyen iktisadi dinamikleri ile Türkiye’nin Çin’e yönelik ekonomik stratejisinin kapsamlı bir şekilde tartışılacağı bu konferansın özellikle Türk iş dünyası ve karar alıcıları için ufuk açıcı bir zemin oluşturmasını hedeflemekteyiz. Etkinliğin Çin’deki son gelişmelerin küresel, bölgesel ve ulusal bir ölçekte analizi, Çin ile veya Çin’de iş yapmak konusunda mevcut koşulların değerlendirilmesi ve Çin’i daha iyi anlama konusunda önemli bir fırsat yaratacağına inanmaktayız.

Dünya ekonomisinde ağırlığı her geçen gün giderek artan Çin, TÜSİAD’ın ve “Stratejik İş Geliştirme Birimi” olarak 2001 yılında kurulmuş olan TÜSİAD International’ın öncelik verdiği ülkelerden birisidir. Nitekim Türkiye ve Çin arasında ikili ekonomik ilişkileri geliştirmek amacıyla, Çin Avrupa Birliği Ticaret Odası, Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi ve Çin Sanayi ve Ticaret Federasyonu ile birlikte ortak faaliyetler yürütülmektedir.

Buna ek olarak, ticaret ve yatırım ilişkilerini daha da güçlendirmek amacıyla, TÜSİAD, Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi ve Çin Sanayi ve Ticaret Federasyonu ile 2007 yılında Mutabakat Zaptları imzalamıştır.

TÜSİAD’ın Çin’e verdiği önemin en önemli göstergelerinden biri, 2007 yılında Pekin’de Avrupa Birliği Çin Ticaret Odası bünyesinde açılan temsilcilik ofisidir. TÜSİAD, bu ofis kanalıyla, Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik ve siyasi gelişmeleri yakından takip etmekte, Çin iş dünyasını Türkiye’deki iş ortamı hakkında bilgilendirmekte, Çinli muadil kuruluşlarla birlikte Türk iş dünyasına yönelik –ihracatı, yatırımları ve ortaklıkları artırmak amacıyla iş geliştirme faaliyetleri yürütmektedir. Bu kapsamda Çin’e ziyaretler düzenlenmekte, Çin’in farklı eyaletlerinde seminerler verilmekte, Çin’den pek çok heyet Türkiye’de ağırlanmaktadır.

TÜSİAD International tarafından, TÜSİAD Yönetim Kurulu’nun da katılımıyla, bu yıl Aralık ayında, Pekin-Şangay ve Sichuan’ı kapsayan bir Çin ziyareti planlanmaktadır.

Değerli konuklar,

Günümüz küresel ekonomisinde, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi, en büyük ihracatçısı ve en hızlı yükselen pazarı olan Çin, 1.5 milyara yakın ve giderek zenginleşen nüfusu ile önemini giderek artırmakta ve dünya ülkeleri üzerindeki etkinlik alanını genişletmektedir. 1980’lerden günümüze ortalama %10,2’lik büyüme oranı kaydeden Çin, 3,2 trilyon dolar ile en büyük döviz rezervine sahip ülke konumundadır. Ancak, küresel krizin ardından ihracata dayalı gelişim modelinden daha dengeli ve iç tüketimi artırmayı hedefleyen bir ekonomik modele geçiş yapmaktadır.

Mart 2011’de hükümetin açıkladığı 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde, sürdürülebilir büyüme, enerji verimliliği, bilimsel-teknolojik gelişme, çevrenin korunması, bölgeler arası farklılıkların azaltılması, hayat standardının yükseltilmesi gibi temalar ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda, öncelikli stratejik sektörler tespit edilerek bu alanların gelişimi desteklenmekte, böylece yabancı yatırımcılar için daha cazip bir yatırım ortamı yaratılmaktadır.

Türkiye ise, Avrupa standartları ile Asya dinamizmini birleştiren bir ülke olarak, sadece coğrafi anlamda değil, aynı zamanda girişimcilik, yaratıcılık, pragmatizm ve kültürel açıklık anlamında da bugün “Çin’e en yakın Avrupa ülkesi” konumundadır.

Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ilişkilere baktığımızda ise,  2011 yılında 24 milyar doları aşan ticaret hacmiyle Çin’in ülkemizin en önemli ticaret ortaklarından biri haline geldiğini görmekteyiz. Buna karşın, ticari ilişkilerimizdeki 1’e 8’e varan dengesizlik ve Türkiye aleyhine gelişen dış ticaret açığı Çin ile olan ilişkilerde temel sorunu teşkil etmektedir. Bu sorunu ortadan kaldırmak için, Çinli firmaların ülkemizde enerji, otomotiv, turizm, madencilik, makine, IT gibi sektörlerde doğrudan yatırım yapmalarını arzu etmekte, böylece dengesizliğin her iki taraf açısından yarar sağlayacak şekilde düzeltilebileceğine inanmaktayız. Türk ve Çinli şirketler arasında kurulacak ortaklıkların da bu gelişime ivme kazandıracağını düşünüyoruz.

Nitekim Çinli yatırımcıların yurtdışında yatırım yapmalarını teşvik eden “Going Out” projesi kapsamında, son birkaç yıldır Türkiye’de yatırım yapan Çinli şirketlerin sayısında gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Aynı şekilde Türk firmalar da Çin’e ve Çinli yatırımcılara daha fazla ilgi göstermeye, ortaklıklar tesis etmeye başlamışlardır.

Değerli konuklar,

Çin, “ekonomik kriz” kelimesinin son karakterini kullanarak “fırsat” kelimesini türeten bir mantığa sahiptir.

Çinli ünlü filozof Xun Zi’nin de dediği gibi, “Dağın zirvesine çıkmadan gökyüzünün ne kadar yüksek olduğunu anlayamazsınız, nehrin dibine dalmadan ne kadar derin olduğunu anlayamazsınız”.

Çin’in dünya ekonomisine gitgide daha fazla entegre olduğu, ağırlığını daha derinden hissettirdiği ve yürürlüğe koyduğu 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın da etkisiyle yabancı yatırımlara daha çok açıldığı bu dönemde, Türk firmalarının Çin’de daha fazla iş ve yatırım yapması için önemli fırsatların mevcut olduğuna inanıyorum.  

Sözlerimi bitirmeden iki ülke arasındaki iktisadi ilişkilerin önündeki önemli engellerden birisi olan vize konusuna Sayın Büyükelçi GONG Xiaosheng’ın huzurunda değinmek istiyorum. Çin ile iktisadi ilişkilerimizin önemi aşikar. Ancak iş dünyamızın makul süreler içerisinde ve uzun dönemli-çok girişli Çin ticari vizesi alamaması iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin önünde ciddi bir engel oluşturmakta, Çin’le mevcut iş ilişkilerini geliştirmek ya da yeni iş ilişkileri kurmayı planlayan iş insanlarımızı oldukça olumsuz etkilemektedir.

Bu sorunları çözmek amacıyla, Türk ve Çin hükümet yetkilileri arasında 2009 yılında kurulmuş olan “Ortak Vize Çalışma Grubu” nun faaliyetlerini memnuniyetle karşılamakta olduğumuzu da belirtmek isteriz. Türkiye ve Çin arasındaki işbirliğinin daha üst seviyeye ulaşması, ikili ticaret ve yatırım ilişkilerinin ivme kazanması açısından uzun dönemli-çok girişli ticari vizelerin önemli bir katalizör görevi göreceğini düşünmekteyiz. İki ülke arasındaki etkileşimin önündeki en önemli engellerinden biri olan bu soruna daha yapısal ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak amacıyla gerek Türk makamlarına gerekse Sayın Büyükelçi Gong Xiaosheng de dahil olmak üzere Çin makamlarına bu konudaki düşüncelerimizi mektup kanalıyla ilettik. Bu aşamada, TÜSİAD olarak, her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu ve elimizden gelen desteği vermekten memnuniyet duyacağımızı belirtmek isteriz.

Bu konferansın, Çin’deki son gelişmelerin ışığında Çin’i daha iyi anlamak ve Çin ile iş yapmak konusunda Türk iş dünyası için güçlü bir temel oluşturmasını temenni ediyor, ülkemizin Çin ile ikili ekonomik ilişkilerinin gelişmesine olumlu katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Beni dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.