TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Cansen Başaran Symes'ın “Fikri Hak Yönetimi Seminerleri 1: Rekabette Keşfedilmemiş Değerler” Toplantısı Açılış Konuşması

 

Sayın Başkanım, Saygıdeğer Konuklar ve Basın Mensupları,
 
TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.  Bu sene içinde düzenlemeyi planladığımız “Fikri Hak Yönetimi” seminer serimizin ilki olan “Rekabette Keşfedilmemiş Değerler”e hoş geldiniz. 
 
Konuşmama New York Times köşe yazarı Thomas Friedman’ın ses getiren “Dünya Düzdür” kitabından bazı tespitleri sizler ile paylaşarak başlamak istiyorum.
 
Kitapta yer alan savlardan bazılarının, iş dünyamızın önümüzdeki 25 yılı değerlendirmesinde son derece önemli olduğunu düşünüyorum.  Ulusların ve hükümetlerin egemen olduğu dönemden, ulus ve hükümetler üstü bir işbirliğine gidildiği döneme girdimiz göz önünde bulundurulduğunda,  klasik üretim süreçleri, lojistik, destek ve iletişim enstrümanları artık şartlara cevap olmanın çok uzağında. Ancak bu akışın arkasındaki sistemi oluşturmak tamamen yenilikçi bir bakış açısını gerektiriyor. Yenilikçilikten yoksun olanlarla ise aradaki fark gitgide uçuruma dönüşüyor.
 
Yenilikçi düşünce belirli bir yönetimsel sisteme ve stratejiye oturtulduğu sürece var olabilir. Şirketlerimiz ancak bu şekilde bu hızlı devinim içinde rekabet avantajını elde edebilir. Türk iş dünyası olarak girişimci bir ruha sahibiz. Belirli bir noktaya kadar araştırma ve geliştirme de yapıyoruz. Ancak, bütün bu faaliyetleri belirli bir metodoloji içerisinde gerçekleştirmiyoruz. Rekabetçi bir dünyada ekonomik faydayı azami seviyeye çıkarmak için ise işte bu yönetim sistemini geliştirmeye ihtiyacımız var. 
 
Yeni ekonominin en önemli yanı yeni teknolojileri içselleştirmesi, yayması ve uygulamasıdır. Yenilikçilik ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi artık iş dünyasının öncelikli işlevi haline geldi. Birçok sanayi kolunda fikri haklar ve özellikle de patentler yeni ürünlerin geliştirilmesinde ve ticarileştirilmesinde kritik öneme sahip. İşte bu noktada, fikri hak sisteminin önemi ortaya çıkıyor. Bu sisteme sahip olan ülkelerdeki şirketler, yarışa rakiplerinden önce başlıyor ve rekabet güçlerini sürdürülebilir kılabiliyor.
 
Değerli konuklar,
 
Özellikle birleşme ve devralmaların gitgide arttığı bu dönemde, şirketler tarafında yaşanan zorluklardan bir tanesinin fikir ürünlerinin doğru konumlandırılması ve korunması olduğunu görüyoruz.  Yanlış bir değerlendirme şirket için büyük bir risk doğurabilecekken,  zamanında atılacak doğru bir adım ise pazar tarafından ödüllendirilecektir.  Burada önemli olan, artık şirketlerimizin sadece üretim üzerinden değil, sahip oldukları fikri haklar üzerinden de rekabet ettiklerini görerek, yaptığımız işi fikri hak stratejimiz ile uyumlaştırmak olmalı. Bu çerçevede, şirketlerimizde silolar şeklinde dikey olarak operasyon yürütmektense; stratejik planlama, ürün geliştirme, AR-GE, hukuk müşavirliği, gibi departmanların eşgüdümlü çalışmalarını sağlayacak yatay yapıları oluşturmalıyız. Bunları oluştururken, dikkat edilmesi gereken husus, en tepeden en aşağıya kadar bu bakış açısının benimsenmesi ve sahip çıkılmasıdır. 
 
Değerli konuklar,
 
Geçen seneden beri kamuoyu oluşturduğumuz, defalarca çeşitli platformlarda dile getirdiğimiz ve sizlerin dikkatini çektiğimiz bir konuyu burada bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum.  
 
Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi Patent ve Faydalı Modeller ile Endüstriyel Tasarımlara ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamelerin bir kısım cezai hükümlerini iptal etmiştir. Mahkeme, yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesi için bir sene süre tanımış ve bu sürede 6 Haziran 2010 tarihinde dolmuştur. Bir başka değişle,  6 Haziran 2010 tarihinden beri hukuki boşluk devam etmekte, binlerce dava bu boşluktan dolayı düşmektedir. 
 
Konunun kritik önemine geçen sene Türkiye’nin fikri hak alanındaki sıralamasının altını çizerek dikkat çekmiş, hatta bu sene konumumuzun daha da kötüleşeceğine dair öngörümüzü sizlerle paylaşmıştık.  Fikri haklar alanında 2009 senesinde 133 ülke arasında 105. Sıradayken, 2010 senesinde 117. Sıraya kadar geriledik. Acil olarak ilgili tüm tarafların katılımı ile oluşturulacak bir fikri hak sistemine ihtiyacımız var. 
 
TÜSİAD olarak önceliğimiz, şirketlerimizin değişen dünya düzenine en üst seviyede entegre olmaları ve rekabet edebilmeleridir. Bu doğrultuda, Türkiye’nin fikri haklarla ilgili mevzuatının ve uygulamalarının AB mevzuatı ve uluslararası standartlar ile tam uyumlu olmasını sağlamak ve fikri hakların korunmasına yönelik çalışmalar yürütmekteyiz.
 
Bugün seminerimizde, fikri hak yönetiminin şirketlerimiz stratejisini ilgilendiren yönetimsel bir araç olduğunu ve günümüz rekabet koşuları içinde gitgide daha da önem kazandığını konunun dünyaca ünlü uzman ve uygulamacılarından dinleme şansını bulacağız.  Yurt dışında kendi alanlarında söz sahibi olan bu uzmanları Türkiye’ye getirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşamaktayız. Bu dört ismin bir araya gelmesi Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında da büyük yankı uyandırdı. Salonda Bulgaristan, Romanya ve Moldova gibi ülkelerden katılımcıların bulunması, ülkemizin fikri haklar alanında bölge içinde bir odak noktası olması yolunda önemli bir adım attığımınız işareti. 
 
Bu doğrultuda, 
 
ABD ve Kanada Lisans Yöneticileri Derneği Eski Başkanı ve BP Keşif ve Üretim Direktörü Ada NIELSEN, 
Tangena&Van Kan Danışmanlık Şirketinin ortağı Tony TANGENA, 
PSA Peugeot Citroen Lisanslama Bölümü Başkanı Charles TIMONEY ve  
Johnson & Johnson Kıdemli Patent Avukatı Kevin NACHTRAB’a değerli tecrübelerini bizlerle paylaşacakları için teşekkür ederim.
 
Sözlerime son verirken, günümüzde gerek gelişmiş ülkelerin ekonomisinin gerekse uluslararası ticaretin en önemli dayanaklarından birini haline gelen fikri hakların sadece teknik bir konu olmadığını, şirketlerin yönetim kadroları tarafından stratejik bir enstrüman olarak kullanılması gerektiğini tekrar vurgulamak istiyorum. Bu konuda attığımız her adımın tüm paydaşlarla desteklenmesini ümit ederim.
 
Sözü davetimizi kırmayıp aramızda yer alan Türk Patent Enstitüsü Başkan Yardımcısı  Sayın Ahmet Koçer’e bırakıyorum.
Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılar sunarım.