TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın ANSİAD 21. Girişimcilik Günleri – “Güvenli Yaşam İçin Sürdürülebilir Yeni Nesil Teknolojiler” Ödül Töreni Açılış Konuşması

15 Ara 2023 İlgili Dosya
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın ANSİAD 21. Girişimcilik Günleri – “Güvenli Yaşam İçin Sürdürülebilir Yeni Nesil Teknolojiler”  Ödül Töreni Açılış Konuşması

ANSİAD 21. Girişimcilik Günleri – “Güvenli Yaşam İçin Sürdürülebilir Yeni Nesil Teknolojiler” Ödül Töreni Açılış Konuşması

Orhan Turan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı

14 Aralık 2023 – Antalya

Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, ANSİAD’ın Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Konuklar, Sevgili Gençler ve Değerli Basın Mensupları,

Sizleri, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. ANSİAD’ın ev sahipliğinde 21’incisi gerçekleştirilen Girişimcilik Günleri ile girişimcilik kültürünün gençler arasında yaygınlaştırılmasına verdiği desteği çok değerli buluyorum.

Değerli konuklar,

Cumhuriyetimizin 100. Yılının son günlerindeyiz. Cumhuriyetimizi kuran ulu önder Atatürk'ü ve kurucu kuşağımızı minnetle bir kez daha anıyorum. Cumhuriyetimizin gurur duyduğumuz yüz yıllık kazanımlarının üzerine, ikinci yüzyılımızı inşa edeceğiz. İkinci yüzyılımızda dünyamızı ve ülkemizi bekleyen ağır sorunların da farkındayız. Bu sorunlarla başa çıkmak durumundayız.

TÜSİAD olarak bu yıl, “Cumhuriyet'in İkinci Yüzyılına Girerken Türkiye Çalıştay Dizisi”ni düzenledik. Farklı toplumsal kesimlerden ve farklı uzmanlık alanlarından katılımcılar görüşleri ile katkı sağladı.

Cumhuriyetimiz'in önündeki meseleler ve yapılması gerekenler için, şimdi “söyleşme” zamanı dedik. Dört sorunun cevabını aradık:

  • Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte nasıl güçlendireceğiz?
  • Ulusal stratejimizi küresel dönüşümler içinde nasıl konumlandıracağız?
  • Refahı artırırken bölüşümü daha adil nasıl yapacağız?
  • Kalkınmayı sağlarken, çevreyi nasıl koruyacağız?

Bu meselelerin yapıcı ve canlı bir diyalog ortamında ele alınması için bir zemin yarattık. Çalıştayların çıktılarını da geçen hafta yayınladık. Hayallerimiz ortak ama hayallere giden yollar çok çeşitli. Çıktılardaki fikir çeşitliliğinin başta siyasi partiler olmak üzere tüm kurumlar ve tüm vatandaşlarımız için kıymetli bir kaynak olmasını umuyoruz. Sorunları birlikte çözmek için ihtiyaç duyduğumuz akla, bilgiye ve tecrübeye sahip olduğumuza inanıyoruz.

Değerli Konuklar,

Küresel dönüşümün önde gelen boyutlarından birisi teknolojik dönüşüm. Gelişen yeni nesil teknolojiler, doğrudan veya dolaylı olarak yarattığı katma değer, çarpan etkisi ve istihdam olanaklarıyla, sektör fark etmeksizin işlerimizin omurgasını oluşturuyor.

Enerjiden sağlığa, tarımdan otomotive kadar birçok alanda katma değerli yüksek teknoloji ürünleri, kaldıraç etkisi yapıyor.

Dünyaya yenilikçi çözümler sunan girişimleri yetiştiren güçlü bir ekosistemi Türkiye’de inşa etmeyi, tüm paydaşların ortak görevi olarak görüyoruz. Bu hedefle TÜSİAD olarak biz de özellikle son on yılda girişimcilik konusundaki çalışmalarımızı hem artırdık hem de çeşitlendirdik. Bir yanda Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini derinlemesine incelediğimiz rapor çalışmamızda sona yaklaşırken diğer yanda iş dünyasında girişimcilik kültürünü yaygınlaştıracak, girişimlerle iş birliklerini artıracak rehber niteliğinde bir çalışma hazırlıyoruz.

2011 yılından bu yana yürüttüğümüz TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! girişimcilik programımızı da hem genç girişimciliğini hem de genç girişimleri destekleyecek şekilde yeniden kurguladık. Bu vesileyle MVP aşamasındaki girişimlerin büyümesinin desteklenmesine yönelik Dönüşümü Hızlandır! programımızın 22 Aralık’a kadar başvurulara açık olacağını paylaşmak isterim.

Girişimciliğin ülkeler için olumlu etkisi her geçen gün artıyor. Dinamik Girişimcilik Endeksi 2023 raporu, ülkede girişimcilik için var olan koşullar ile o ülkenin kalkınma seviyesi arasında pozitif ilişki olduğunu söylüyor.

Aynı rapor girişimciliğin, ekonomik kalkınma kadar, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmadaki başarıyı da olumlu etkilediğini gözler önüne koyuyor.

Diğer taraftan, Ernst & Young’ın (EY) küresel çaptaki çalışmasına dayanan “Endüstrilerin Geleceği Araştırması 2023”, yeni nesil teknolojilere yatırım yapan şirketlerde sürdürülebilirlik boyutunun, giderek odak bir noktaya yerleştiğini gösteriyor. Nitekim Türkiye’deki startup yatırımlarına baktığımızda, yeni nesil teknolojilerin en yaygın kullanım alanlarından olan ve hem yatırım miktarı hem de yatırım adedi olarak ilk üç sektör arasında yer alan, yapay zeka & makine öğrenimi alanındaki birçok startup’ın, sürdürülebilirliğe ayrı bir önem atfettiğini görüyoruz. Tüm bu çabalar, güvenli bir yaşam tesis etmekte büyük önem taşıyor.

Değerli Konuklar,

Girişimcilik ekosisteminin güçlenmesinde önemli faktörlerden biri de hiç şüphesiz makroekonomik istikrardır. Seçimler sonrası, para politikasında yaşanan geleneksel yaklaşımlara dönüş, ekonomimizin algısını olumlu yönde etkiledi. Merkez Bankasının enflasyonla mücadeledeki sıkı adımları ve sadeleşme, bu süreçte önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor. Ekonomi yönetiminin tüm paydaşlarla iletişimini en üst düzeye çıkarması da çok kıymetli. Sıkı duruşun 2024 yılında da devam etmesini bekliyor, içinden geçtiğimiz dönüşüm sürecinin hedeflerimize paralel olarak potansiyelimizi ortaya çıkaracak koşulları sağlamasını temenni ediyoruz.

Enflasyonla mücadelede başarılı olabilmek bütün paydaşların mutabakatını gerektirir. Bu zorlu süreçte kararlılıkla devam ettiğimiz takdirde enflasyonla mücadelede başarılı olacağımıza inanıyorum. Merkez Bankasının 2024 yılı için belirlediği dezenflasyon hedeflerine ulaşmak, hepimizin kararlılığına bağlıdır.

Güçlü kurumlar ve adil bir yargı sistemi de, ekonomik büyümemizin temel taşlarındandır. Bu unsurların iyileştirilmesi, ekonomik ve sosyal alanda ilerlememize olanak tanıyacaktır.

Doğrudan yabancı yatırımlardan daha fazla pay alabilmek için, yatırımcıların güven duyduğu ve ülkenin stratejik vizyonuna inandığı sağlam, şeffaf ve öngörülebilir bir ortam inşa etmekle işe başlamalıyız. Bu yolda atılan önemli adımlardan biri olan geleneksel ekonomi politikalarına dönüş sonrası, yatırım için önemli bir şart olan öngörülebilirlik konusunda mesafe almaya başladık. Bu olumlu etkiyi pekiştirmek üzere en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile uyumlu yasal düzenlemeler ve yeşil dönüşüm gibi makro politikalarda iş birliği çabalarımız devam etmektedir.

Türkiye’nin AB üyelik perspektifini koruyarak temel alanlarda ilerleme sağlamak küresel rekabet ortamında Türkiye ve AB’nin ekonomik, siyasi ve sosyal direncine katkıda bulunacaktır. Bu aynı zamanda ikiz dönüşüm politikalarının başarısında da çarpan etkisi yaratacaktır.

Kasım ayında TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak Brüksel ve Berlin’de üst düzey pek çok karar alıcı ile görüştük.

Tüm görüşmelerimizde Gümrük Birliği’nin yeşil ve dijital politikaları içerecek şekilde güncellenmesi gerektiğinin altını çizdik. Avrupa iş dünyası çatı kuruluşu BusinessEurope da bu tutumu başından bu yana destekliyor. Mevcut küresel rekabet ortamında daha fazla vakit kaybetmemek ve müzakereleri başlatmak, Avrupa özel sektörünün ortak önceliklerinden.

Entegrasyon perspektifiyle, yeşil geçişten enerjiye, net sıfır sanayi ortaklıkları ve kritik hammaddelerden gıda güvenliğine kadar pek çok ortak çıkar alanı var. Bu çerçevede, kural temelli, somut hedefler içeren, ileriye dönük bir süreç tasarlamak mümkün. Yeni jeopolitik gerçeklik bu yaklaşımı daha da önemli kılıyor.

Değerli Konuklar,

Günümüz dünyasında yaşanan belirsizlikler, küresel değer zincirlerinin dayanıklı ve sürdürülebilir kılınması ihtiyacını ortaya koydu. Bunun doğal bir sonucu olarak yeşil teknolojilere olan talep giderek büyüyor ve sürdürülebilir bir geleceğin temelleri dijital teknolojilerle inşa ediliyor. Örneğin pil teknolojisindeki gelişim elektrikli araç pazarında büyümeyi, gelişmiş depolama çözümleri ve akıllı enerji teknolojileri güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji üretimine olan talebi genişletti. İmalat sanayisinde de makine duruş süreleri giderek kısalıyor, enerji verimli üretim teknikleri giderek yaygınlaşıyor. Aynı zamanda şirketlerin tedarik zincirlerindeki dijital dönüşüm ihtiyacına artan bir farkındalık geliştiğini gözlemliyoruz. Uçtan uca optimize bir değer zinciri, öngörülebilir, dayanıklı ve verimli sanayi üretimine yönelik önemli fırsatlar sunuyor.

Sanayide küresel rekabetçilik düzeyi, yeşil büyüme ve yeşil kalkınmaya entegrasyon düzleminde değerlendiriliyor. Sürdürülebilirlik kültürünün sanayi ekosisteminde yaygınlaşabilmesi için ise bilgi birikimi ve deneyim aktarımının önemi büyük. Yeşil dönüşüm büyük bir teknolojik kapasiteyi, somut uygulanabilir çözüm ve cevapların Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri ile geliştirilmesini gerektiriyor.

Günümüzde teknolojinin sunduğu imkanları doğru değerlendirmek ve çözüm önerileri geliştirmek birçok alan için elzem. Hepimizin bildiği üzere 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız hem manevi hem maddi açıdan çok yıkıcı etkileri olan iki büyük deprem ise afet yönetimi teknolojilerinin önemini bir kez daha ortaya koydu. Afetlere hazırlık, müdahale ve afet sonrası toparlanma çalışmaları için çok ciddi bir planlama ve koordinasyon gerekiyor. Tüm bu safhalarda bilimin ve teknolojinin ışığında gerekli hazırlıkları yaparsak, afetin yıkıcı etkilerini tamamen ortadan kaldıramasak da önemli ölçüde azaltabiliriz. Günümüzde teknoloji depremlerin etkilerini azaltmak ve toplumları daha güvenli hale getirmek amacıyla pek çok yenilikçi çözüm sunabiliyor.

Bu çözümlerden bazıları olan akıllı bina teknolojileri, deprem öncesi uyarı sistemleri ve yapay zekâ tabanlı analizler, binaların depreme dayanıklılığını artırabilir. Ayrıca, akıllı sensörlerle donatılmış altyapılar, deprem anındaki hasarı daha hızlı ve etkili bir şekilde değerlendirebilir.

Değerlik Konuklar,

Yapay zeka, 5G teknolojileri, nesnelerin interneti, robotik ve otomasyon başta olmak üzere yeni nesil teknolojileri daha fazla merkezimize alırken en çok etkilenen alanlardan birisi kuşkusuz çalışma hayatı olacaktır. Bu durum, insanın yerini makineler mi alacak sorusunu gündeme getirse de, aslında yeni iş fikirlerini, yeni iş fırsatlarını ve insanın kendi becerilerine devamlı yatırım yapma şartını da beraberinde getiriyor. Araştırmalar da gösteriyor ki insan, teknolojiyle beraber daha hızlı dönüşen bir dünyada tüm değişimlere adapte olmak ve kendini de devamlı güncellemek durumunda.

Ülkemizde de şirketler nitelikli çalışan bulmada yaşadığı zorluklara şimdiden değinirken, aynı zamanda üniversiteli işsizlerden, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerden, sayısı giderek artan şekilde yetişmiş nitelikli insan kaynağımızın yurtdışına gidiyor oluşundan bahsediyoruz.

Kadın istihdamında da istenen oranlarda değiliz, çünkü kadınların üzerindeki toplumsal yükleri mevcut yapılarımızla yeterince azaltamıyoruz.

Diğer taraftan geleceğe dönük bir bakış açısıyla gençlerimize nitelikli bir eğitim sistemi ile ulaşmalıyız. Eğitim müfredatımızı 21. yüzyıl beceri ve yetkinliklerini kazandıracak şekilde güncellemeli ve eğitim ile istihdam arasındaki bağı güçlendirmeliyiz.

Girişimciliğin de bir kariyer seçeneği olduğunu, hem bireysel hem de toplumsal getirilerini gençlere çok iyi anlatabilmeliyiz. Kadınları teknoloji yoğun ve dijital sektörlerde, kendi iş fikirleriyle daha çok göreceğimize de inanıyorum. Kız çocuklarımızı daha küçük yaşlardan başlayarak fen teknoloji mühendislik matematik alanlarında eğitim almaya yönlendirdiğimiz, kadınların ekonomiye katılımını kurumsal mekanizmalarla desteklediğimiz, kadınları finans kaynaklarıyla, girişimcilik ekosistemiyle daha da yakınlaştırdığımız sürece bu mümkün olabilecek.

Konuşmama son verirken, gençler başta olmak üzere toplumdaki tüm bireylere, kendilerini geliştirmek ve hayallerini gerçekleştirmek için cesaret vermemiz gerektiğini belirtmek isterim. Gençlere, kendi topraklarında mutlu oldukları, fikirlerini hayata geçirdikleri ve değer yaratabildikleri bir ortam sunmak için aralıksız çalışmaya devam etmemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Biliyoruz ki bireylere bu imkanı verdiğimizde, güven içinde ve sürdürülebilir bir yaşamı da beraberinde inşa edebiliriz.

Etkinliğe ev sahipliği yapan ANSİAD’a ve değerli başkanına teşekkür ediyor, ödül alacak arkadaşlarımızı içtenlikle kutluyorum.