TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan KalDer’in “SU Gibi” temasıyla düzenlediği 32.Kalite Kongresi’nde bir açılış konuşması yaptı

23 Kas 2023 İlgili Dosya
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan KalDer’in “SU Gibi” temasıyla düzenlediği 32.Kalite Kongresi’nde bir açılış konuşması yaptı

Konuşma metnine aşağıdan erişebilirsiniz:

Sayın Valim, Sayın KalDer Yönetim Kurulu Başkanı, Değerli Katılımcılar, Değerli Basın Mensupları,

Sizleri, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu yıl “SU Gibi” temasıyla düzenlenen 32. Kalite Kongresi’nde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu önemli dönemeçte bugünkü kongrenin temasının da altını çizdiği gibi; su gibi geçen bir yüzyıl içerisinde suyun önünde aşılması gereken engeller, engebeler oldu, olmaya da devam edecek. Elde ettiğimiz başarılarla gurur duyarken, çözmemiz gereken toplumsal meselelerimizi de iyi anlamamız gerekiyor.

Değerli Konuklar,

Yeni yüzyılımızda hayal ettiğimiz toplumsal gelişmenin inşasında eğilmemiz gereken başat faktörün eğitim olduğunu düşünüyorum. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizin kurucuları, bir ülkenin büyük bir atılım gerçekleştirmesinin temelinde, eğitimin önemini görmüşlerdi.

Rakamlarla sizleri yormak istemiyorum ancak cumhuriyetimizin ilan edildiği dönemde ülke genelinde okur yazar oranı %10’un altındayken, 1940 yılına gelindiğinde bu oran büyük gayretlerin sonunda %43’e çıktı.

Köylerdeki okullaşmayı artırmak ve nitelikli eğitimi sağlamak üzere Türkiye’ye has bir model olarak Köy Öğretmen Okulları ve Köy Enstitüleri açıldı. Bilimsel temellere dayalı, laik, özgür, eleştirel ve yaratıcı düşünceyi temel alan nitelikli bir karma eğitim sisteminin temelleri oluşturuldu. Buradaki başarının temeli, hiç kuşkusuz tüm ülkeyi kapsayacak bir seferberlik başlatmakta yatıyordu. 

İşte bugün Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da, 21. yüzyılın dünyasına gençlerimizi hazırlayacak şekilde yeni bir eğitim seferberliğine ihtiyacımız var.

Herkes için erişilebilir, nitelikli ve kapsayıcı eğitimi sağlamalıyız. Müfredatımızı çağın gerektirdiği yetenek ve yetkinlikleri kazandıracak şekilde güncellemeliyiz. Bunu yaparken eğitimi bir yapboz tahtası gibi değil bir satranç oyunu gibi düşünmeliyiz. Atacağımız her adımın sonrasındaki sonuçları dikkatle değerlendirmeli, bilimsel veriye dayalı reformlarla ve bütüncül politikalarla ilerlemeliyiz. Bu amaçla okul-işletme, sivil toplum ve akademideki işbirliklerini güçlendirmeliyiz.

Değerli Konuklar,

Cumhuriyet tarihi boyunca yükseköğretim alanında pek çok atılım gerçekleştirdik. Nice bilim insanımız, girişimcimiz, mühendisimiz, doktorumuz uluslararası başarılara imza attılar ve dünyanın dört bir yanında başarılı çalışmalarına devam ediyorlar. 100. yılımızı kutlarken, ülkemizde ve dünyada pek çok sanatçı ve sporcumuzun başarısıyla gururlandık.

Ancak son zamanlarda, bir yandan, nitelikli çalışan bulma ihtiyacı artarken, diğer yandan üniversiteli işsizlerden bahsediyoruz. Yetişmiş nitelikli insanlarımızın her zamankinden yüksek bir hızda yurtdışına gidişine şahit oluyoruz. Ülkemizin hazinesi olan insanlarımıza fiziksel, ruhsal ve entelektüel anlamda kendilerini değerli ve faydalı hissedebilecekleri özgür ve yaratıcı bir ortam sunmalıyız. Onlara, ülkesine hizmet etme ve kendi topraklarında mutlu yaşama umudunu tekrar aşılayabilmeliyiz.

Değerli Konuklar,

Cumhuriyet’in temel özelliklerinden olan fırsat eşitliği, kadın haklarında da en önemli kazanımlardan biri oldu. Bu konuda pek çok gelişmiş ülkeden önce atılan adımlar, toplumda kadın-erkek eşitliğine inanan yeni kuşakların yetişmesine de vesile oldu.

Bugün geldiğimiz noktada, toplumsal kalkınma ve demokrasinin temel taşlarından biri olan toplumsal cinsiyet eşitliği için hala önemli bir mesafe kat etmemiz gerektiğinin farkındayız.

  • Kız çocuklarının eğitime kesintisiz erişimi,
  • Çocuk yaşta ve zorla evliliklerin önlenmesi,
  • Çalışma hayatında daha nitelikli işlerde daha çok kadının olması,
  • Bakım sorumluklarının hem aile içinde eşit paylaşımı hem de kurumsal olarak desteklenmesi,
  • Kadınların siyasette, kamu ve özel sektörde karar alıcı pozisyonlarda eşit temsil edilmesi ve
  • Kadına yönelik şiddet

maalesef henüz karnemizin zayıf olduğu alanlar.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken önümüzdeki listeden bu meselelerin artık silinmesi gerekiyor.

Değerli Konuklar,

Geçmişimizi iyi anlamak ve neden-sonuç ilişkisini doğru kurabilmek önümüzdeki yüz yılın iktisat politikalarını konuşmanın ilk adımlarından bir tanesi olmalı. Kalkınma politikalarını tasarlarken, birey ve toplum refahının, bu çabanın temel motivasyonu olduğunu unutmamalıyız. TÜSİAD’ın hazırladığı “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” raporunda da vurguladığımız üzere, önceliklerimiz;

  • Nitelikli beşerî sermayenin yetiştirilmesi,
  • Bilim ve teknolojinin esas alınması,
  • Siyasi, ekonomik ve toplumsal alanda kurumlar ve kuralların güvenilir ve kapsayıcı hale getirilmesi olmalı.

“İnsan, bilim, kurum ve kurallar” olarak özetlediğimiz bu önceliklerde başarılı olduğumuz takdirde gelişmiş ülkeler seviyesinde bir kalkınmaya ulaşabiliriz.

Ekonomik kalkınmanın toplumun bütün bireylerine yayılması ve kalıcı olması için kurallara bağlı, işleyen bir piyasa ekonomisi ve kapsayıcı sosyal politikalar inşa etmek zorundayız.

Bilim temelli iktisadi politikalar ile gerileyen risk primi ve artan öngörülebilirlik koşullarının kalıcılığını sağlamamız ve enflasyonla mücadelede sabır ve kararlılık göstermemiz de büyük önem taşıyor. Kapsayıcı ve istikrarlı bir ekonomik kalkınma için hiç şüphesiz yeşil-dijital dönüşümün getirdiği fırsatları ve buna bağlı olarak dönüşüm sürecine uyumun gerekliliklerini göz ardı edemeyiz.

Yeşil ve dijital dönüşüm, net-sıfır sanayi dönüşümü, enerji ve gıda güvenliği, küresel ticaret gündemi ve değer zincirlerinde yapılanma konuları Avrupa Birliği’nin de öncelikli gündeminde. Geçen hafta Yönetim Kurulu olarak Brüksel’de AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’ndan üst düzey yetkililer ve kanaat önderleriyle; Berlin’de de parlamenterlerin yanı sıra ekonomi ve dış işleri bakanlıkları yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirdik. AB-Türkiye arasında 1996’da hayata geçen Gümrük Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve dijital tek pazar entegrasyonunu içerecek şekilde güncellenmesi gerektiğini vurguladık. AB ile entegrasyon işbirliğini geliştirmek için ortak hedefler ve zaman çizelgesi içeren somut bir yol haritasının belirlenmesi de ileriye yönelik en etkili ve kapsamlı yol olacaktır. Türkiye’nin AB üyelik perspektifini koruyarak temel alanlarda ilerleme sağlamak küresel rekabet ortamında Türkiye ve AB’nin ekonomik, siyasi ve sosyal direncine katkıda bulunacaktır. Bu aynı zamanda ikiz dönüşüm politikalarının başarısında da çarpan etkisi yaratacaktır.

Dönüşümün bir diğer ayağını ise kurumsal yapılardaki değişim oluşturuyor. Kurumlarımızın politika yapma kapasitesini geliştirmek, her alanda güvenilir ve kapsayıcı kurumları ve kuralları hayata geçirmek, aynı zamanda ekonomimizi yeşil ve dijital dönüşüme hazırlayacak adımları atabileceğimiz bir zemini de oluşturacaktır.

Değerli Konuklar,

İkinci yüzyılımızda gelişmiş̧, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye hepimizin ortak umudu. Cumhuriyetimizin temellerinin güçlenerek nice yüzyıllar göreceğine inancımız tam.

Bu hedefte zaman zaman hızımızı yavaşlatan, toplumsal ve ekonomik alanlarda çözülmesi gereken sorunlarımıza yapısal çözümler üretebilmenin bir yolu da, farklı kesimleri bir araya getiren diyalog mekanizmalarının oluşturulabilmesinden geçiyor. Bu amaçla TÜSİAD olarak yıl içerisinde “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Girerken” ana temalı bir çalıştay serisi düzenledik.

  • Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi birlikte nasıl güçlendireceğimizi,
  • Küresel dönüşümlere karşı ulusal stratejimizi nasıl konumlandıracağımızı,
  • Çevreyi koruyarak kalkınmayı nasıl başaracağımızı,
  • Refahın adil bölüşümünü nasıl sağlayacağımızı,

farklı kesimlerin katılımıyla tartıştık.

Çalıştayların çıktılarını da birkaç hafta içinde kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz. Şüphesiz; Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, geçmişimizi anlamak ve geleceği daha iyi planlamak için bu diyalog ortamlarına ihtiyacımız var.

Bugün 32. kez gerçekleşen Kalite kongresinin de Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında önemli meselelere birlikte cevap aramamıza vesile olduğu için ayrı bir önem taşıdığını düşünüyorum. Bu açıdan KalDer'e bu değerli etkinliği hayata geçirdiği için teşekkür ediyor, Kongre'nin ilham verici olmasını ümit ediyorum.