TÜSİAD'IN "EKONOMİK GÖSTERGELER MERCEĞİNDEN YENİ İKLİM REJİMİ RAPORU" TANITILDI

TÜSİAD’ın “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu" tanıtım toplantısı, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın katılımıyla 21 Eylül Pazartesi günü gerçekleşti.

TÜSİAD Enerji ve Çevre Yuvarlak Masası faaliyetleri kapsamında hazırlanan raporun “online” tanıtım toplantısında, açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Enerji ve Çevre Yuvarlak Masası Başkanı Murat Özyeğin yaptı.

Etkinliğin konuk konuşmacısı, İngiltere COP26 Bölgesel Büyükelçisi Sir Laurie Bristow oldu. TÜSİAD’ın gerek çevre gerek ekonomi başlıklarındaki öncelikli çalışma alanları içinde bulunan ve küresel riskler arasında ilk sıralarda yer alan iklim değişikliğinin, ülkemiz sanayisi açısından ne gibi etkileri olacağını ekonomik modellerle ele alan "Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu"nun sunumu, TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Başkanı Fatih Özkadı’nın moderasyonunda, Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sevil Acar’ın katılımıyla gerçekleşti.


EKONOMİK GÖSTERGELER MERCEĞİNDEN YENİ İKLİM REJİMİ RAPORU

Yönetici Özeti

Yeni İklim Rejimi Neden Önemli?

İklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınmayı ve tüm ekosistemi tehdit eden en öncelikli küresel risklerden biridir. Bu çerçevede iklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum tüm ekonomilerin yanı sıra başta Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer çevre, ekonomik ve toplumsal alanda faaliyet gösteren uluslararası örgüt ve kuruluşların da öncelikli gündem maddeleri arasındadır.

2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşması “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli imkan ve kabiliyetler” anlayışı doğrultusunda gelişmiş ve gelişmekte olan bütün taraf ülkelerin emisyon azaltımına yönelik önlem almasını şart koşmasıdır.

Öte yandan, AB’nin yeni büyüme stratejisi olan Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde öngördüğü dönüşüm ve 2050 yılında karbon-nötr Avrupa hedefi sanayiden ulaştırmaya, ambalajdan veri korumaya kadar birçok boyutta stratejik düzenlemeyi kapsamaktadır. Burada önemle vurgulanması gereken husus, AYM Planı ile salt bir “çevre” stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve işbölümünün kurgulanmakta olduğudur.

Bu yeni iklim rejimi, ekonomilerin, finans kurumlarının, uluslararası örgütlerin siyasi, ekonomik ve ticari bağlamdaki değerlendirmelerinde iklim değişikliği ile mücadele bağlantılı unsurların yansıtılması şeklinde ortaya çıkmaktadır.

 

Raporun Hedefleri Nelerdir?

Rapor, Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ile şekillenen yeni iklim rejiminin ülkemiz ekonomisi ve ticaretine olası doğrudan ve dolaylı etkilerini ele alıyor. İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik politika araçlarını irdeliyor.

 

Raporun Çıktıları

  • Raporda Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında öngörülen Sınırda Karbon Düzenlemesi devreye girdiğinde Türkiye’den AB’ye ihracat yapan sektörler üzerine olası etkisi tüm ekonomiyi temsil eden 24 üretici sektör için analiz ediliyor.
  • Bunun için 2 ayrı senaryo (SKD30 ve SKD50) karbonun ton fiyatı 30 Avro/tCO2e ve 50 Avro/tCO2e olarak çalışılmıştır.
  • Bu senaryolar altında Türkiye ihracatının maruz kalabileceği toplam karbon maliyeti (faturası) ortaya konmuştur (kapsama alınan emisyon kaynaklarına bağlı olarak)
  • Ton başına vergi (EUA) 30 Avro olsa 478 milyon Avro- 1085 milyon Avro
  • Ton başına vergi (EUA) 50 Avro olsa 797 milyon Avro-1809 milyon Avro

Bu senaryolara ilave olarak AB’nin yeşil ekonomik dönüşümüne uyumlu tedbirlerin öngörüldüğü ayrı bir senaryo da çalışılmıştır. 2030 yılı itibarıyla;

  • AB_AYM senaryo sonuçlarında gayrı safi yurtiçi hasılanın SKD30 ve SKD50 senaryosundan sırasıyla %5,7 ve %6,6 daha yüksek; sera gazı emisyonunun ise sırasıyla %16,5 ve %15 daha düşük olacağı hesaplanmıştır.

Raporun ulaştığı makroekonomik bulgularla varılan değerlendirmeler ise aşağıdaki şekilde özetlenmektedir:

Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olarak yepyeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Unsurları kararlılıkla saptanmış bir stratejik dönüşüm çerçevesinde, emisyon azaltımını, elde edilen fonların şirketlerin yeşil dönüşümü amacıyla kullanılmasını ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğini merkeze alan alternatif bir Yeşil Ekonomik Dönüşüm senaryosu sayesinde gerek milli gelirde, gerekse sera gazı emisyonlarında anlamlı iyileştirmelerin sağlanabileceği öngörülmektedir.

Yeşil ekonomik dönüşüm stratejisi emisyon azaltım hedeflerinin ulusal ekonomide üretim ve istihdamın artırılarak sağlanabileceğini göstermekte, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma stratejisi arayışlarına önemli bir alternatif sunmaktadır.