TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer’in “Çözüm Sürecinin İktisadi Boyutuna Katkı: Alternatif Turizm” Konferansı Açılış Konuşması - Mardin

Sayın Başbakan Yardımcım, Sayın Bakanım, Saygıdeğer Milletvekilleri, Sayın Valim, Sayın Büyükşehir Belediye EşBaşkanları, Sayın TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Bölgenin Değerli Temsilcileri, Değerli Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sizleri saygıyla selamlıyorum. “Çözüm Sürecinin İktisadi Boyutuna Katkı: Alternatif Turizm” Konferansı’na hepiniz hoşgeldiniz.

Bugün burada, Mardin’de sizlerle bir arada olmaktan mutluluk ve heyecan duyuyoruz. Farklı din, dil ve medeniyette insanların yıllarca bir arada yaşamasıyla adeta barış ve hoşgörünün sembolü olan Mardin'in, Birleşmiş Milletler Bilim Eğitim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) Dünya Mirası Listesi'ne alınması yönündeki çalışmalarını heyecanla takip ediyoruz ve en kısa zamanda Mardin’i UNESCO listesinde görmek istiyoruz.

Geçen yıl başlatılan çözüm süreci ile bölgeye gelen turist sayısında büyük artış yaşanmasını mutlulukla karşıladık. UNESCO listesine girmeye hazır bir şehrin geçtiğimiz yıllarda turistik özelliğinden çok şiddetle, çatışmalarla anılması çok üzücü. Çözüm süreci ile umuyoruz ki bundan sonra çatışmalar sona erecek ve Mardin bir turizm bölgesi olarak dünyada ve Türkiye’de hak ettiği konuma gelecek.

 

Değerli Konuklar,

Olağanüstü cesaretli bir girişim olarak değerlendirdiğimiz çözüm sürecine en başından beri destek veriyoruz. Bölgede iş ve yatırım yapılabilir bir huzur ortamının sağlanmasına temel oluşturan çözüm sürecine inanıyor ve bu konuda güçlü bir desteğin oluştuğunu memnuniyetle gözlemliyoruz. Ülkemizde uzun yıllar devam etmiş olan terör sorunu, toplumsal barış ve huzur ortamını bozmuştur.  Bu durum Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin kalkınma sürecinden yeterli pay alamamasına ve bölgeler arası gelişmişlik farkının giderek artmasına neden olmuştur. Son bir senedir süren barış ortamının sürdürülebilmesi için çaba sarf etmek tüm toplum kesimlerinin ve kurumlarının ortak sorumluluğudur. 

Bu nedenle bu sorumluluğun bilincinde olarak, biz, TÜRKONFED ile birlikte şiddet ve terörün geri dönüşü olmayacak bir şekilde ülke gündeminden çıkarılabilmesi için çözüm sürecinin ekonomik ayağına sahip çıktık. Çünkü çözüm sürecinin sürdürülebilir olması ve amacına ulaşması için bölgenin ekonomik kalkınmaya ihtiyacı vardır. Bu bağlamda, Cizre’de ilkini, Batman’da ikincisini gerçekleştirdiğimiz Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yatırımcı Danışma Konseyi’ni oluşturduk. Yatırımcı Danışma Konseyi toplantılarımız ile adı yıllarca şiddetle, terörle anılan bölgenin iş ve yatırım potansiyelini ortaya çıkarmaya hep birlikte gayret ediyoruz. Bölge yatırımlarının önündeki engellerin azaltılması ve bölgenin yatırım yeri olarak imajının güçlendirilmesi için taleplerimizi ve irademizi açıkça gösteriyoruz. Bu nedenle “yatırıma devam diyerek” 3. Toplantımızı 6 Kasım’da Van’da gerçekleştiriyoruz.


Değerli Konuklar,

Aynı zamanda, Yatırımcı Danışma Konseyi toplantılarına paralel olarak bölgedeki potansiyel iş insanlarını yatırımcılarla işbirliği projelerinde buluşturmaya imkan sağlayacak kurumsal yapıları oluşturmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda sizlere “TÜRKONFED-TÜSİAD-SEDEFED Bölgelerarası Ortak Girişim Projesi”nden (BORGİP) kısaca bahsetmek istiyorum. Proje,

•          Farklı gelişmişlik seviyelerindeki bölgelerden iş insanları ve girişimcilerin, belirlenen sektörlere ortak yatırım/faaliyet yapmalarını kolaylaştıracak bir mekanizma oluşturmayı,

•          Türkiye’nin bilhassa gelişmiş bölgelerindeki özel sektör temsilcilerini/yatırımcılarını, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki girişimcilerle bir araya getirmeyi,

•          İş kurma aşamasını kolaylaştırmayı ve talep edilen operasyonel konularda destek sağlamayı hedeflemektedir.

Bu kapsamda, bölgeye ziyaretler düzenlenmesi ve bölge iş insanları ile ihtiyaçlar ve öneriler üzerinde ön istişarelerin yapılması suretiyle başlatılmıştır. Bu görüşmeler kapsamlı bir şekilde ve en geniş örneklemle sürdürülecek olup, elde edilecek bulgular sürecin devamında yürütülecek çalışmalar için temel oluşturacaktır.

 

Saygıdeğer Konuklar,

Türkiye’nin ekonomik yapısının en temel karakteristik özelliklerinden birini bölgelerarası gelişmişlik farklılıkları oluşturmaktadır.  

Bu bölgesel farklılıkların giderilmesinde en önemli kaldıraç kuşkusuz az gelişmiş bölgelerdeki sosyo-ekonomik yapının güçlendirilmesine yönelik faaliyetlerdir. Bu yönde potansiyeli harekete geçirmede ise altyapıdan işgücüne, arazi mevcudiyetinden know-how’a kadar birçok faktör belirleyici olmaktadır.

Nitekim, yatırım yeri tercihinde güvenlik başta olmak üzere çeşitli nedenlerle kaynak tahsisi ağırlıkla Marmara bölgesi öncelikli olarak gelişmiş Batı bölgeleri lehine yapılmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri bu tercihlerde arzu edilen yerini alamamıştır.

Bunun sonucu olarak bölgeler arasında var olan kalkınma farklılıkları daha da artarken, maalesef birçok sosyoekonomik sorun da beraberinde yaşana gelmiştir.

Ülkemizde bölgesel kalkınma farklılıklarını gidermeye yönelik uygulamalardan henüz arzu ettiğimiz düzeylerde başarılı sonuçları elde edebilmiş değiliz. Ancak yakın zaman önce başlatılan çözüm sürecinin kalıcı olması halinde bölgede barış ve huzur ortamının tesis edilmesinin yanı sıra ekonomik gelişimin de hız kazanacağına hepimiz memnuniyetle tanıklık edeceğiz.

Geçen sene Cizre’de yaptığımız toplantıda kamuoyu ile paylaştığımız analizimiz, bölge ekonomisinin ülkemizin potansiyel ekonomik büyümesine yüzde 1 civarında bir katkı sağlamasının mümkün olduğunu gösteriyor. Hiç şüphesiz ki bu ekonomik büyümenin çapraz refah etkisi de olacak ve sosyal kalkınmayı da olumlu etkileyecek.

Bu analiz dahilinde, bölgede ekonomik gelişimin öncelikle hizmet sektörüyle başlayacağını,  sanayi alanındaki yatırımlarla devem edeceğini tahmin ediyoruz. TÜSİAD Turizm Çalışma Grubu Başkanı Sayın Naile GÖÇEN ÇUKUROVA’nın birazdan yapacağı sunumda da ayrıntılarıyla ortaya koyacağı üzere, istihdam potansiyeli, GSYH ve ödemeler dengesine katkısı dolayısıyla turizm sektörü, hizmet sektörleri arasında,  en önemli sektörlerden biri konumunda bulunuyor. Ülkemizde turizm sektörü büyük ölçüde kıyı turizmine yoğunlaşmış olmasına karşın, kültür turizmi, inanç turizmi, gastronomi turizmi vb. faaliyetleri barındıran alternatif turizmin geniş bir potansiyel vadetmekte olduğu tüm ilgili tarafların ortak inancı. Bugün toplantımızı düzenlediğimiz Mardin ili başta olmak üzere bu bölgenin sahip olduğu tarihi ve kültürel özellikler, bu potansiyelin bölge ekonomisi için önemini daha da üst seviyelere taşıyor.

Sayın ÇUKUROVA’nın birazdan yapacağı sunum ile “Türkiye’de Alternatif Turizmin Gelişimine Yönelik Değerlendirmeler” başlıklı çalışmamızı ilk defa sizlerle paylaşmış olacağız. Bu çalışma, turizm sektörünün ve alternatif turizmin, ülke ve bölge için önemini çarpıcı rakamlarla değerlendirme imkanı sağlamakta. Bu çalışmayı, alternatif turizmin gelişmesine katkı sağlayacak öncelikli bazı tedbirlerin altını çiziyor olması itibarıyla da ayrıca önemli görüyoruz. Sonrasında gerçekleştirilecek “Çözüm Sürecinin İktisadi Boyutuna Katkı: Alternatif Turizm” panelimizde de bölgenin ve turizm sektörünün değerli temsilcilerinin çözüm süreci ve alternatif turizmin bölgeye ve yatırım ortamına katkılarını detaylarıyla ele almalarını bekliyorum.

 

Saygıdeğer Konuklarımız,

Bu vesileyle yapılacak tüm tartışmalar ışığında konferansımızın sonucunda ilgili karar vericilerin dikkatine sunulacak bir manifestonun ortaya konmasını da ümit ettiğimi ayrıca belirtmek isterim. 

Sözlerime konferansımızın çözüm sürecinin arzu edilen başarıya ulaşmasında katkı sağlaması temennilerimle son veriyor, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.