TÜSİAD Kadın-Erkek Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Nur Ger'in "Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma" Konulu Açılış Konuşması - Erzurum

Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Bakan Yardımcım, Sayın Dünya Bankası Ülke Direktörü Yardımcısı, Değerli Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

TÜSİAD, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Dünya Bankası işbirliği ile düzenlediğimiz “Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma” temalı konferansımıza hoş geldiniz. Bugün, Nene Hatun’u yetiştiren, Türkiye’nin ilk 17 kadın milletvekilinden biri olan Nakiye Elgün’ü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderen Erzurum’da olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Son yıllarda, toplumsal cinsiyet eşitliğini her yönüyle ele alan çalışmalar giderek yoğunlaştı. Biz de TÜSİAD olarak kadınların özellikle eğitime, çalışma hayatına ve siyasete katılmaları konusunu, uzun yıllardır araştırma raporu ve seminerler yaparak gündemde tutmaya devam ediyoruz.

Çünkü biz şuna inanıyoruz; “Tek kanatla geleceğe uçamayız”. Yani, eğer ülke olarak potansiyelimizin yarısından, yani kadınlardan faydalanmazsak, uçacak bir kapasiteye sahipken hedeflerimize ancak yürüyerek ulaşabiliriz. Bu da bizi gelişmiş ülkelerin çok gerisinde bırakır. Kendimize, ailemize, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunma fırsatını kaçırmış oluruz. Kadınlarımızı ekonomiye yeterince katamazsak, refahı ve zenginliği kadınlarımızla paylaşmazsak, ülke olarak dünyada bir üst lige asla çıkamayız.

Bu anlayışla geçen sene TÜSİAD Kadın-Erkek Eşitliği Çalışma Grubu olarak “Çalışma Hayatında Kadın” konulu bir film hazırladık.  Filmde gerçek hayattan kadınlarımız çalışma hayatına dair sorunlarını anlattılar; toplumumuzda ünlü erkeklerimiz de çalışma hayatında kadınların konumunun nasıl geliştirilebileceğiyle ilgili çözüm önerilerini dile getirdiler. Aslında 15 dakikalık bir dokümanter film olan bu çalışmanın, 45 saniyelik bir kamu spotunu da hazırladık, TV’de yayınlandı. Konuşmama devam etmeden önce bu 45 saniyelik kısa filmi sizinle paylaşmak istiyorum.

*** Film 45 sn.

Filmde de vurgulandığı gibi, Türkiye ne yazık ki kadınların eğitime, çalışma hayatına, siyasete katılımında başarılı bir karneye sahip değil. 21. yüzyılın başından bugüne Türkiye'ye baktığımızda, bir yandan, artık küresel düzeyde önemli bir aktör olduğumuzu görüyoruz.  Öte yandan, küresel ölçekte gösterdiğimiz ekonomik başarının kalkınma süreçlerine maalesef aynı ölçüde yansıyamadığını da biliyoruz. Uluslararası karşılaştırmalar dikkate alındığında, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2011 verilerine göre Türkiye, İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde 187 ülke arasında 92. sırada, Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde ise 146 ülke arasında 77. sıradadır. Üyesi olduğumuz OECD’de kadının istihdama katılımı konusunda en alt sırada yer almakta, bu alanda en yüksek orana sahip İzlanda ile aramızda 49 puan, bizden sonra en geri konumda bulunan Meksika ile aramızda 16 puan fark bulunmaktadır.

İş, mevzuattan ziyade uygulamaya geldiğinde tıkanıyor. Uygulamada başarılı olmak ise, ancak üst düzeydeki karar alıcılardan her bir vatandaşımıza kadar, tüm toplumun bu konunun önemine inanmasıyla mümkün.  Bizim burada bulunma amacımız da işte bu… Konunun yerel paydaşlar tarafından sahiplenilmesine ve kadınların potansiyelinin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmak…

Bu konuda hükümetlere, iş dünyasına, sivil topluma ve uluslararası kuruluşlara, yani hepimize çok önemli sorumluluklar düşüyor.

Hükümetimiz tarafından 2010 yılında kamuoyu ile paylaşılan Ulusal İstihdam Stratejisi sunum metninde, kadınların işgücüne katılımı konusunda 2023 için %35 oranı hedefleniyor. 20 yıl sonraya değil, bugüne baktığımızda, kadınların işgücüne katılımında Dünya ortalamasının %52 olduğunu görüyoruz. AB’nin 2020 yılı için kadın istihdam hedefi %75. Üzülerek görüyoruz ki bizim on yıl sonrası için hedefimiz ile gelişmiş ülkelerin bugünkü ve gelecekteki hedefleri arasında çok fark var. Bu farkı kapatmak için hepimiz çok ama çok çalışmalı, kadınlarımızın önünü açmalıyız.

Ülkemiz 2023 yılında dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olma hedefini ancak bu şekilde gerçekleştirebilir.

Peki ne yapmalıyız da kadınlarımızın önü açılsın? Eğitim, kadınların çalışma hayatına katılımına çok olumlu etki yapıyor. Eğitim alan kadın, çalışma hayatına daha çok katılıyor. Ülke olarak eğitime yatırım yapmaya devam etmeliyiz. Daha çok sayıda kızımızı, en üst eğitim seviyelerine kadar okutmalıyız.

Öte yandan, ülkemizde üniversite mezunu kadınların bile işgücüne katılım oranı, aynı eğitim düzeyindeki erkeklerden düşük. Demek ki kadınlarımızın çalışması, üretmesi, para kazanmasının önünde başka engeller de var.

Örneğin, biliyoruz ki, çocuğu olan kadın, eğitim seviyesi yüksek bile olsa, çalışma hayatından ayrılmak zorunda kalabiliyor. Ev ve aile sorumlulukları sadece kadınların üzerinde kalıyor. Bu durumda, kreşlerin adeta bir seferberlik anlayışıyla yaygınlaştırılması gerekli. Bu, kadının çalışma hayatında kalıcı olmasını kolaylaştıracağı gibi, kadın ile erkek arasındaki fırsat eşitliğinin sağlanmasına da katkı sağlayacaktır.

TÜSİAD olarak özel sektörde kadın istihdamına özel bir vurgu yapıyoruz. Yaptığımız anket sonuçlarına göre TÜSİAD üyelerine ait firmalarda çalışan kadınların oranı %35. Üst yönetimde kadın oranı %19 iken, orta kademe yönetimde bu oran %43. Yönetim Kurulu başkanlarının %10’u, yönetim kurulu üyelerinin %19’u kadın. Söz konusu oranlar AB ortalamasının oldukça üzerinde. Ancak yine de daha yüksek oranları hedeflemeliyiz.

Özel sektör deyince sadece büyük ve kurumsal firmalar akla gelmemeli, Türkiye’deki şirketlerin büyük bir çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmeler, dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda KOBİ’lerde de farkındalık artırıcı çalışmalara ihtiyaç var. Bunun için de kadın konusunun sürekli kamuoyu gündeminde tutulması gerekiyor.

Sayın Konuklar,

Bildiğiniz gibi AB Komisyonu tarafından 2012 Türkiye İlerleme Raporu açıklandı. İlerleme raporu kadın konusuyla ilgili olarak kadına karşı şiddetten çocuk bakım hizmetlerinin eksikliğine kadar birçok alana işaret etmekte. Raporda dile getirilen hususlardan birine dikkat çekerek sözlerimi tamamlamak istiyorum. O da şudur; toplumsal cinsiyet eşitliği konusunun ana politika alanlarına mutlaka dahil edilmesi… Söz konusu bakış açısının politikalara yansıtılması ve politikaları hayata geçirmek için gereken bütçelemenin yapılması, uygulamada başarılı olmanın ve zihniyet dönüşümünü sağlamanın önkoşullarından biri.

Bu toplantımızın Erzurum ilimizde yapılan bu yöndeki çalışmalara katkı sağlamasını diliyor, saygılar sunuyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim…