TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner'in "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Üyelik Sürecinde Sağlıkta İnovasyon" Raporu Tanıtım Toplantısı Açılış Konuşması

 

 
Sayın Bakanım, Sayın Milletvekilim ve Değerli Konuklar,
 
TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Sağlıkta İnovasyon” raporumuzun tanıtım toplantısına hoş geldiniz.
 
TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu’nun girişimiyle başlatılan çalışma, Brüksel’de yerleşik Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirildi. Raporumuz; Türkiye’de sağlık sektöründe inovasyon ortamının, dünyadaki ve AB ülkelerindeki uygulamalar ışığında geliştirilmesine yönelik öneriler içeriyor. 
 
Rapor yazarımız tarafından çalışmanın ayrıntıları birazdan paylaşılacak.  Sunuma geçilmeden önce ben de konuyla ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. 
 
Biliyoruz ki bir ülkede refah ve yaşam standartları, üretkenliğin artırılması ve buna bağlı olarak rekabet gücünün artmasıyla yükselir. Bilimsel bilginin, pazar değeri taşıyan ürünlere dönüştürülmesi olarak tanımlanabilen inovasyon, üretkenliği artıran ve fark yaratan en önemli unsurlardan birisi. Yenilikçi ürün ve hizmetlerin üretimi, piyasaya ulaştırılması ve kullanımı ekonomik ve toplumsal sonuçlar doğuruyor. Büyümeyi destekleyici ve krizlerden çıkmayı kolaylaştırıcı etkileri nedeniyle, ekonomik koşulların ağırlaştığı dönemlerde dahi inovasyona yönelik yatırım ve teşviklerin sürdürülmesi gerektiği, artık dünyada kabul edilen bir gerçek.
 
Toplumsal refahı yakından ilgilendiren inovasyon, sağlık sektörü açısından kritik önem taşıyor. İnovasyonun nihai kullanıcısı, sağlık sisteminin odağında olan, insan… Teknolojik ilerlemeler insan hayatı ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkiye sahip. 
 
Yenilikçi ürün ve hizmetler teşhis ve tedavi imkanlarını geliştirerek bireyin ve toplumun sağlık seviyesini yükseltirken, ileride karşılaşılabilecek maliyetlerin önlenmesini de sağlayabilir ve uzun dönemde sağlık sisteminde verimliliği artırabilir. Diğer yandan, geliştirildiği ülke ve firmaya rekabet avantajı getirip ihracat potansiyelini artırır. Teknoloji ve bilgi yoğunluğu nedeniyle, sağlık sektörünün Ar-Ge ve inovasyon kapasitesi, ilişkide olduğu diğer sektörlere de yayılarak sonuçta ekonomik gelişime de katkı sağlar. 
 
Bu çerçevede araştırmamız, Türkiye’nin önünde, sağlık sektöründe inovasyon açısından önemli fırsatların mevcut olduğunu gösteriyor. Ülkemiz, artan sağlık hizmeti talebi, coğrafi açıdan dünya pazarlarına yakınlığı ve teknolojik altyapısı bakımından, sağlıkta yenilikçi ürün ve hizmetler için önemli bir talep kaynağı. 
 
Ancak inovasyonun kendiliğinden gelişen bir süreç olmadığını, izlenen politikaların inovasyonun gelişmesinde önemli rol oynadığını biliyoruz. Kamunun düzenleyici ve denetleyici rolü ile aldığı kararlar, sağlık sektöründe inovasyonun temel belirleyicileri olan Ar-Ge, yatırım ve üretim kararlarını şekillendirir. İlgili mevzuatın inovasyon sürecini teşvik edecek biçimde düzenlenmesi, kamu ile özel sektörün işlevsel bir ilişki ve işbirliği içinde olması, hem inovasyon kapasitesinin artırılması hem de teşvik edilmesine yönelik politikaların başarısını artıracaktır. 
 
Türkiye’de 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içindeki payı 2000 yılında %5,6 iken, bu oranın 2050 yılında yaklaşık %17,3 olması bekleniyor. Ayrıca Türkiye’deki hastalık yapısının 2020 yılında Avrupa ülkeleriyle benzeşeceği; 2002 yılında %66 olan kronik hastalık yükünün 2020’de %80’e çıkacağı tahmin ediliyor. Nüfusbilim verileri dikkate alınarak geleceğe yönelik planlamalar yapılması ve hizmet sunumunda teknolojiye dayalı yeniliklerin ön planda olması, özellikle kronik hastalık yönetimi, sağlık hizmetlerine ulaşılabilirlik ve hastanın ve yakınlarının yaşam kalitesine etkileri bakımından önem taşıyor.
 
Değerli konuklar,
 
Sağlık sektörü, yenilikçi ürün ve teknoloji geliştirme ve uygulamada, bir atılım potansiyelini harekete geçirebilecek kapasiteye sahip. Bu kapasite, sağlıkta son yıllarda hız kazanan reform projeleri dolayısıyla da belirli bir dinamizm içinde. Bu hareketliliğin yeni ürün ve hizmetlere, daha yüksek bir ivmeyle dönüştürülmesi gerekiyor. 
 
Bunun için ilaç, tıbbi teknoloji ve eSağlık alanlarında mevzuat, altyapı ve uygulama bakımından gerekli adımları atmalıyız. Sektörde şeffaflık, öngörülebilirlik, paydaşlar arası işbirliği, AB düzenlemeleri referansı, teknoloji-inovasyon destek mekanizmaları ve yetkin insan gücü, inovasyon ortamını geliştirecek temel unsurlar olarak öne çıkıyor. Sonuç olarak sistemde verimliliğin artması ve insanlarımızın yaşam kalitesinin yükselmesi ana gayedir.
 
Birazdan tanıtımı yapılacak olan raporumuzun, sağlıkta inovasyonun geliştirilmesi tartışmalarına katkı sağlamasını umut ediyorum. Değerli işbirliği için Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’ne, yazarımız Sayın Güldem Ökem’e ve projeyi başlatan TÜSİAD Sağlık Çalışma Grubu’na teşekkür ediyorum. 
 
Raporun hazırlık sürecinde, özel sektör, kamu kuruluşları ve akademisyenlerle yüz yüze mülakatlar ve 10 Haziran 2010 tarihinde bir çalıştay düzenlendi. Tüm bu çalışmalara katkı sağlayanlara ve ayrıca rapora destek veren kuruluşlara da teşekkürlerimi sunuyorum.  
 
Şimdi Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ’ı konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.