COVID-19 sonrası "Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması" ve Türkiye için fırsatlar tartışıldı

23 Eki 2020 İlgili Dosya
COVID-19 sonrası "Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması" ve Türkiye için fırsatlar tartışıldı

TÜSİAD COVID-19 Görev Gücü tarafından “COVID-19 Sonrası Küresel Tedarik Zincirlerinde Türkiye’nin Yeri” başlıklı webinar serisinin ikincisi “Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması” başlığıyla, T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın katılımıyla, 23 Ekim Cuma günü gerçekleştirildi.

COVID-19 kriziyle dünya ekonomisi son zamanların en zorlu dönemine girerken; özellikle tedarik zincirlerinde güçlenen yerelleşme trendleri ülkeler açısından yeni riskleri ve fırsatları beraberinde getiriyor. Küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı bu dönemde Türkiye’nin rekabet ve üretim gücünü artırması için yeni fırsatların tartışıldığı etkinliğin açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski yaptı. T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan etkinliğe ana konuşmacı olarak katıldı.

Simone Kaslowski’nin açılış konuşmasından satır başları:

"DTÖ 2020 yılında mal ticareti hacminde %9,2 düşüş olacağını öngörüyor. 2020'de Doğrudan Yabancı Yatırım akışlarının %30 düşeceği tahmin ediliyor. Geldiğimiz noktada Covid-19'un ekonomik sonuçları bize şunu gösterdi: Küresel tedarik zincirlerinin faaliyet gösterdiği koşullar hakkındaki belirsizliği azaltmak için öngörülebilir düzenleme, ticaret ve yatırım ortamı politikası vazgeçilmezdir."

***

"Özel sektör tedarik zinciri direncini güçlendirme ihtiyacını risk ve verimlilik açılarından yeniden değerlendiriyor. Bunu yaparken koordineli, şeffaf, tutarlı ve iş birliğine dayalı yerel ve uluslararası inisiyatiflere ihtiyaç duyuyor. Güveni yeniden tesis etmenin tek yolu budur. Bu inisiyatifleri başarıya ulaştıracak unsur ise pandemiye ilişkin açık, erken, güvenilir bilgiye ve veriye erişim sağlanmasıdır. Bu konunun öncelikle bir insan hakkı olmasının yanı sıra işletmelerin salgının seyri sırasında operasyonlarını daha iyi yönetmesi, daha erken hazırlanabilmesi ve daha hızlı adapte olabilmesi için de gereklidir."

***

"Salgın sonrası dünyada artık sadece fiyatlar ile değil, ülkelerin hukuk sistemleri ve değerler üzerinden yatırım ve iş birliği tercihlerinin yapılacağı bir dönem başlıyor. Avrupa Birliği de gelecek dönemde ticari ilişkilerini çeşitlendirip benzer düşünen ülkelerle ittifaklar oluşturmayı planlıyor, kilit ticaret partnerleri ile Avrupa Birliği değerleri çerçevesinde ilişkiler tesis etmeyi hedefliyor. Bu dönemde hem rekabet gücümüzü artırmak hem de tedarik zincirinde yer almak istediğimiz bölgelerle değerlere dayanan iş birlikleri kurmak zorundayız. Önümüzdeki dönemde AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin Dijital Tek Pazar ve Yeşil Mutabakat boyutlarını içerecek şekilde güncellenmesi gerektiğini Avrupa Birliği yetkilileriyle yaptığımız tüm görüşmelerde özellikle dile getiriyoruz."

***

"Kur, faiz, enflasyon döngüsünde yaşanan belirsizlikler ekonomik istikrarı ve reel sektörü ciddi ölçüde olumsuz etkiliyor. Bu belirsizlikleri aşmanın en iyi yolu para politikasının açık ve net olması, hedeflerin ve araçların iletişiminin doğru şekilde yapılmasıdır. Ekonomide dengelenmeyi sağlamak için bir normalleşme süreci başlatılmış ve son iki ayda bu yönde adımlar atılmıştı. Bu politikaların devamı ülkemize ait risk algısını iyileştirmek için son derece önemli. Bir ülkede ekonomi politikaları ne kadar karmaşık ve anlaşılması güç ise ülkeye olan yatırımcı ilgisi de o kadar zayıflıyor. Normalleşme süreci açık ve net politikalarla devam ettirilmeli."

***

"Sadece finansal piyasalarda değil reel sektörde de serbest piyasa ilkeleri ön planda tutulmalı. Özel şirketlerin ortaklık yapılarına kriterleri belli olmayan şekilde müdahale edilebileceği endişeleri yatırım ortamına zarar verecektir. Ticarette korumacılıktan kaçınılmalı, ticari ortaklarımızla diplomatik ilişkilere özel önem verilmelidir. Uluslararası düzenlemelerden, evrensel hukuk ilkelerinden ayrışılmamalı. Hukuk devleti olmak güvenilir bir yatırım merkezi olmanın başlıca şartıdır."

Konuşmaların ardından, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Fatih Kemal Ebiçlioğlu moderasyonunda yürütülen webinarın ilk bölümünde Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Sistemleri Profesörü David Simchi-Levi,

  • ABD ve Çin ayrışması küresel tedarik zincirlerini nasıl etkileyecek?
  • Bu ayrışma Türkiye’nin ABD’nin radarına girmesi için bir fırsat yaratır mı?
  • Küresel tedarik zincirlerindeki bozulmadan şirketler nasıl dersler çıkarmalı?
  • sorularını yanıtladı.

Webinarın ikinci bölümü ise, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Hüseyin Gelis, Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young ve Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay’ın katılıdığı ve konunun Türkiye perspektifinden ele alındığı panel ile devam etti.