TÜSİAD “Ekonomi Toplantıları” Dizisi 3 - “İşgücü Piyasası Dinamikleri ve İşsizlik Sorunu”

27 Şub 2019 İlgili Dosya
TÜSİAD “Ekonomi Toplantıları” Dizisi 3 - “İşgücü Piyasası Dinamikleri ve İşsizlik Sorunu”

TÜSİAD’ın “Ekonomi Toplantıları” dizisinin üçüncüsü 27 Şubat Perşembe günü “İşgücü Piyasası Dinamikleri ve İşsizlik Sorunu” başlığı ile TÜSİAD Genel Merkezi'nde düzenlendi. Toplantıda işgücü piyasasına ilişkin eğilimler ve sorunlar tartışıldı.

Toplantının açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski gerçekleştirdi. Toplantıda Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel işgücü piyasası görünümü konulu bir sunum yaptı. Sunumun takiben TÜSİAD Başekonomisti Zümrüt İmamoğlu moderatörlüğünde bir panel düzenlendi. Panele, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Serdar Sayan, İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Raziye Selim ve Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel konuşmacı olarak katıldı.

Simone Kaslowski'nin konuşmasından satır başları şöyle:

  • Son açıklanan veriler işsizliğin bir sıçrama yaparak %12,3’e yükseldiğini gösteriyor. Mevsim etkilerinden arındırıldığında işsizlik oranı sadece bir ay içerisinde 0.6 yüzde puan artarak %12’ye çıktı. Tarım dışı işsizlik %14, genç işsizliği ise %22,2 seviyesine yükseldi. Bu yüksek oranlar bazı tedbirler alınması gerektiğine işaret ediyor.
  • İşgücü piyasamız kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikiye bölünmüş durumdadır. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele etkili şekilde sürmeli, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın önüne geçilmelidir. Bunun yanında, kurallı çalışan kayıtlı kesimde işgücü üzerindeki ücret dışı yükler uluslararası ortalamaların hala üzerinde. Bu yüklerin azaltılması kayıtlı ekonomiye geçişi de hızlandıracaktır.
  • Ülkemizde kadın istihdamının artırılması ve hem kadınların hem gençlerin dinamik işgücü piyasasında ihtiyaç duydukları yetkinliklerin artırılması gerekiyor. Bugün maalesef kadın işsizlik oranları erkek işsizlik oranlarının çok üzerinde. Genç işsizliği ise hepsinden yüksek.
  • Son yıllarda istihdam teşviklerinde çok önemli ilerlemeler kaydedildi. Bazı yeni teşvikler de gündemde. Teşvikler istihdam üzerinde genel olarak olumlu etki yapıyor. Ancak çeşitli istihdam teşviklerinin bir düzenleme altında birleştirilerek uygulamanın sadeleştirilmesinin kullanım etkinliğini geliştirmek açısından faydalı olacağına inanıyoruz.
  • Dış borcumuzun büyük kısmı özel sektörün üzerinde. Kamu Özel İş birliği projeleri için sağlanan finansman da dahil yaklaşık 306 milyar dolar. 2018 yılı başından itibaren bu borç azalmaya başladı. Ağustos ayında yaşadığımız şoktan sonra hem kur hem de faizlerde görülen artış ile süreç hızlandı. Banka kredilerinde gördüğümüz yavaşlama da bunun bir sonucu. Bu durum kullanılan kapasitede gerilemeye, yeni yatırımların ertelenmesine ve üretimde düşüşe neden oluyor. Dolayısıyla ekonomimiz küçülüyor. Bu süreçten mümkün olduğunca hızlı çıkabilmek ve büyümeye geri dönebilmek için temel iki koşul var.

İlk koşul güveni ve istikrarı sağlamak. Hem yurt dışından ülkemize finansman sağlamaya devam etmek zorundayız, hem de yurt içinde ekonomiye olan güveni pekiştirmemiz gerekiyor. Bunu ancak öngörülebilir politikalarla ve şeffaflıkla sağlayabiliriz. Bu nedenle kurumların bağımsızlığını ve serbest piyasa ilkelerinden taviz verilmeden içinde bulunduğumuz zorluklarla mücadeleyi önemsiyoruz.

İkinci koşul banka bilançolarında artık geri ödenemeyeceği düşünülen kredilerin bilanço dışına çıkaracak mekanizmaların kurulması. Pek çok ülke bu tür mekanizmalara gerektiğinde başvurdu. Kore ve İsveç gibi başarılı birçok örnek var. Bu sayede reel kesimde sağlıklı ve verimli alanlara taze kredi sağlamasının önünü açabiliriz. Böyle mekanizmaların olmadığı bir ortamda büyümeye elbette yine dönebiliriz ancak çok daha uzun bir zaman beklememiz gerekir.

  • Gündemimizde büyümeye geri dönmek kadar, onu nasıl sürdürülebilir yüksek seviyelere çıkaracağımız da var. TÜSİAD her zaman ve hiç ara vermeksizin ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reformlar üzerine çalışıyor. Vergi reformu ile daha öngörülebilir, basit ve adil bir vergi sistemi; eğitim reformu ile dijital çağın gerektirdiği vasıflara sahip, yenilikçi, özgür düşünceye sahip bir nesil, işgücü reformu ile daha üretken, rekabetçi işgücü en büyük hedeflerimiz. Sanayide dijital dönüşüm, girişimcilik, sermaye piyasaları da çalışma başlıklarımız arasında.
  • Şunu net bir şekilde belirtmek isterim serbest ticaret yerine ekonomik korumacılık, özgürlükçü demokrasi yerine siyasal popülizm, kültürel çoğulculuk yerine kültür savaşları, kimseye yaramayacak ve uzun vadede durumu sadece kötüleştirecektir.
  • Küreselleşme ve teknolojik dönüşüm geri çevrilemez. Yapılması gereken bunları kapsayıcı reformlarla ilerletmektir. Çağa uygun eğitim, gümrük birliği modernizasyonu, dijital tek pazara hazırlanmak, korumacı politikalara sığınmadan rekabetçiliğimizi ilerletmek yapmamız gerekenlerdir.
  • Bugün Avrupa Birliği’nde pek çok sorun tartışılıyor. Brexit ile beraber ortaya çıkan en önemli gerçek mevcut sistemin sorunlarının yanında ne kadar çok fayda da ürettiğidir. İngiltere’de çıkış sürecinin düşünülenden çok daha zor ve sancılı olması, elde edilen bu önemli kazanımlardan vaz geçmenin ne kadar zor olduğunu da göstermektedir. Bugüne kadar gerek dünyada gerekse AB’de yaşanan kriz dönemlerini hep entegrasyonun arttığı Birliğin daha da güçlendiği dönemler izlemiştir. Biz de politikalarımızı günübirlik gelişmelere göre değil kalıcı trendler ve değerler üzerine inşa etmeliyiz.