"Sürdürülebilir Bir Ekosistem"

02 Nis 2018
"Sürdürülebilir Bir Ekosistem"

Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında bilişim teknolojilerinin rolü çok önemli. Dijital dönüşüm her şirketin gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Endüstri 4.0 devrimiyle beraber sanayiciler de çağın gerisinde kalmamak hatta öne geçmek için atılıma hazırlanıyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, küresel rekabette güçlü bir Türkiye idealinin gerçekleşmesinde BT sektörünün rolünün kritik önemde olduğunu söylüyor ve "Türkiye'de dijital dönüşümün başarıyla gerçekleştirilmesi için kamu, özel sektör ve akademi dahil tüm paydaşların aktif olarak rol oynayabileceği sürdürülebilir bir ekosistem şart" diyor.

Dijital dönüşüm her şirketin gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, küresel rekabette güçlü bir Türkiye idealinin gerçekleşmesinde BT sektörünün rolünün kritik önemde olduğunu söylüyor. Türkiye'de dijital dönüşümün başarıyla gerçekleştirilmesi için kamu, özel sektör ve akademi dahil tüm paydaşların aktif olarak rol oynayabileceği sürdürülebilir bir ekosistemin şart olduğunu düşünen Bilecik, "Bu bağlamda şirketler strateji ve yönetişim yetkinliklerini geliştirmeli ve dijital dönüşüm konusunda yapacakları yatırımları stratejik hedeflere göre önceliklendirmeli" diyor.

Dijital teknolojilerin tarımdan sağlığa, hizmet sektöründen enerjiye birçok farklı sektörü ve mevcut bu sektörlerde faaliyet gösteren, gelecekte de var olmaya çalışan farklı ölçekte birçok şirketi etkileyeceğini ifade eden Bilecik sözlerine şöyle devam ediyor: "Büyük şirketler kadar küçük ve orta büyüklükteki işletmelere (KOBİ) de dijital dönüşümün bir parçası olma konusunda büyük rol düşüyor."

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Türkiye'nin kalkınmasında BT sektörünün rolünden Türk iş dünyasının dijitalleşme yolculuğuna birçok konuda sorularımızı şöyle yanıtladı:

Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında BT sektörünün rolü ne olacak?

Bilişim teknolojileri, içinde bulunduğumuz çağı bir dönüşüm çağı haline getiren "yıkıcı inovasyonun" bir anlamda fırını olarak konumlayabileceğimiz bir sektör. Özünde, işleyişinde, vizyonunda her daim yenilik yapmak var. Bu nedenle hayalini kurduğumuz, küresel rekabette güçlü bir Türkiye idealinin gerçekleşmesinde BT sektörünün rolünün çok kritik önemde olduğu kanaatindeyim. Bulut teknolojileri, yapay zeka, akıllı sistemler ve her geçen gün yenilerinin eklendiği dijital teknolojiler dönüşümün merkezinde yer alıyor. Genel bir bakışla bile dönüşümün boyutlarının ne kadar büyük olduğunu anlamak mümkün. Örneğin gelişen internet ve sensör teknolojileri sayesinde daha önce hiç olmadığı kadar fazla veri üretilmeye başlandı. Sensör fiyatlarının yüzde 40'a varan oranda ucuzlamasıyla 1 GB veri maliyeti de yaklaşık yüzde 80 oranında azaldı. Bu verileri depolamanın maliyeti giderek düşüyor. Bulut altyapısı maliyetleri 5 yıl öncesinin 20'de birine indi. Veri analizi için kullanılan işlemci gücü ise artış eğiliminde. Artan işlem hızlarıyla kompleks analizleri mümkün kılan teknoloji dostu programlar geliştiriliyor.

Bilgi teknolojilerinin yaygın kullanımı anlamında son dönemde nasıl bir yol alındı?

Geride bıraktığımız yıl içerisinde "Türkiye'nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği" başlıklı bir çalışma yaptık. Çalışmamızda, imalat sanayinde 10 farklı sektörde faaliyet gösteren 108 şirket ile anket yaptık. Şirketlerin sanayide dijital dönüşümün rekabetçilik açısından taşıdığı önemin farkında olduğunu memnuniyetle gördük. Fakat şirketlerin teknoloji kullanım seviyeleri incelendiğinde daha yolun başında olduğumuz da bir gerçek.

Araştırmanın öne çıkan sonuçları neler oldu?

Büyük veri analizi, Türkiye'de hem teknoloji üreticisi hem kullanıcısı şirketlerin odaklanılması gerektiğini düşündükleri teknolojilerden biri olarak ön plana çıktı. Büyük veri teknolojisinde yerli tedarikçilerin tercih edilme oranının yüzde 51 olduğunu saptadık. Bu, diğer teknolojilere kıyasla oldukça yüksek ve memnuniyet verici bir oran. Yapay zeka teknolojisi ise Türkiye'deki şirketler tarafından uygulanmamasına rağmen şirketlerin çoğu yapay zekayı odaklanılması gereken öncelikli teknolojilerden biri olarak görüyor. Yapay zeka, ülkemizde en az yerli teknolojinin olduğu alan. Aynı anket çıktılarına göre Türkiye'deki şirketlerin yüzde 10'u bulut teknolojisini kullandığını belirtiyor. Türkiye'de teknoloji kullanıcısı şirketler bulut alanında yüzde 44 oranında yerli tedarikçileri tercih ediyor.

Tüm bunların yanında şirketlerin dijital teknolojileri üretim sistemlerinde uygulama yetkinliklerinin düşük olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'de dijital dönüşümün başarıyla gerçekleştirilmesi için kamu, özel sektör ve akademi dahil tüm paydaşların aktif olarak rol oynayabileceği sürdürülebilir bir ekosistem şart. Bu bağlamda şirketler strateji ve yönetişim yetkinliklerini geliştirmeli ve dijital dönüşüm konusunda yapacakları yatırımları stratejik hedeflere göre önceliklendirmeli.

Dijital teknolojiler tarımdan sağlığa, hizmet sektöründen enerjiye birçok farklı sektörü ve mevcut bu sektörlerde faaliyet gösteren, gelecekte de var olmaya çalışan farklı ölçekte birçok şirketi etkiliyor. Büyük şirketler kadar küçük ve orta büyüklükteki işletmelere (KOBİ) de dijital dönüşümün bir parçası olma konusunda büyük rol düşüyor.

Dijital dönüşüm yolculuğunda Türk şirketlerinin ihtiyaçları neler?

Dijital dönüşüm yolculuğunda nitelikli çalışan ihtiyacı, veri güvenliği, bağlantı standartları ve altyapısı gibi ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Bu konularda ise kamuya büyük rol düşüyor. Ülkemizde şirketlerle yerli ve yabancı tedarikçiler arasında köprü kuran yapıların bulunacağı bir ekosisteme ihtiyacımız var. Bu doğrultuda oluşturulacak politikaların, ana sanayi ve büyük şirketlerle KOBİ'leri bütünsel olarak hedeflemelerinin yanı sıra şirketlerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilmeleri de büyük önem taşıyor.

Donanım, yazılım ve hizmet ihracatında Türk iş dünyası hangi noktaya ulaşabilir?

TÜBİSAD'ın 2017 tarihli "Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü" raporu verilerine göre; 2016 yılında bilgi iletişim teknolojileri sektörü büyüklüğü toplam 31,2 milyar dolara ulaşmış durumda. BT donanımında 74 milyon dolar, BT donanımında 167 milyon dolar, BT yazılımında 676 milyon dolar, BT hizmetlerinde ise 105 milyon dolar seviyesinde ihracat gerçekleştirdiğimiz görülüyor. Önceki yıla göre, BT donanım ihracatı hariç diğer kalemlerde dolar bazında artış yaşanmış. Ülkemiz BT sektörünün geleceği, yaşadığımız hızlı teknolojik dönüşüme ayak uydurabilme kapasitemiz ve sektörün kapasitesini artırabilmemiz ile doğrudan ilişkili. Bu kapsamda, Ar-Ge ve inovasyon kapasitesinin artırılması, gerekli altyapının ve nitelikli insan kaynağının sağlanması şirketlerin ve ülkemizin gündeminde olan konular olmalı. Yeni teknolojilerin yalnızca kullanıcısı değil, ürün ve hizmet sağlayıcısı olarak konumlanmamız kritik önemde. Bu vizyonla hareket edildiği takdirde BT sektörümüz gelişerek ülkemizin küresel rekabet gücüne büyük katkı sunabilecek.

Türkiye'nin özellikle 2023 yılma dair hedeflediği ekonomik büyüklüklere ulaşmak için bilişim sektöründe nasıl bir stratejik hamle gerçekleştirmesi gerekiyor? Ülke olarak küresel rekabet gücümüzü korumak ve bilişim teknolojilerinde dışa bağımlılığımızı azaltmak için şirketlerimizin bilişim alanında gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetlerini artırmalıyız.

Türkiye'nin orta ve yüksek teknolojili bir üretim yapısına ulaşmasına, yazılım ve servis sektörü önemli katkı sağlayabilir. Yazılım şirketlerinin niteliklerinin geliştirilmesi ve büyüyebilmeleri, ihracat yapar noktaya gelmeleri ve özgün yazılımlar üretebilmeleri için bu sektörün çeşitli mekanizmalarla desteklenmesi önemli. Türkiye'nin orta ve yüksek teknolojili bir üretim yapısına ulaşmasına, yazılımın ve servis sektörünün önemli katkı sağlayabileceğine inanmaktayız. Öte yandan yapay zeka, büyük

veri gibi teknolojiler, ülkemizin küresel rekabetçiliğinde kaldıraç etkisi yapacak. Ülkemizde bu teknolojilerin üretilme yetkinliğinin artırılmasını ve yatırım ortamını geliştirici düzenlemelerin hayata geçirilmesini önemsiyoruz.

TÜSİAD'ın bu konuda yaptığı araştırma ve çalışmaların en önemli sonuçları neler oldu?

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızca koordine edilen Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu kapsamında çalışmalara kararlılıkla ve aktif katılım sağlıyoruz. Bu Platform altında, ülkemiz açısından bir gereklilik olarak gördüğümüz 4. Sanayi Devrimi'nin ihtiyaç duyduğu faaliyetleri içerecek, diğer tüm paydaşların katkıları ile hazırlanan yol haritası çok yakında kamuoyu ile paylaşılacak.

TÜSİAD olarak politika önerilerimize ilave olarak TÜRKONFED ile birlikte, öncelikle bu bölgelerimizdeki yerel firmaların, sonrasında da tüm KOBİ'lerimizin büyümesine katkı sağlayabilecek bir platform oluşturmak için bir çalışma başlattık. Ve Bölgelerarası Ortak Girişim Projesi, BORGİP Platformunu oluşturduk. BORGİP Platformu ile hedefimiz az gelişmiş bölgelerimizdeki yerel şirketlerin yönetim becerilerini geliştirmek, onların nitelikli insan kaynağına erişimlerini sağlamak ve teknoloji kullanımlarını artırarak dijitalleşmelerini hızlandırmak. Çünkü bu şirketlerin büyümelerine katkı sağlarsak, bölge refahının artmasına da önemli ve sürdürülebilir bir katkı sağlarız.

Sanayi 4.0 konusunda Türk iş dünyasının performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aralık 2017 tarihli, yayınlamış olduğumuz son raporumuzda bu süreçte en önemli gördüğümüz konulara odaklandık. Bunlardan en kritik önemde olanı: Sanayide sürdürülebilir bir dijital dönüşüm ekosistemi yaratmak. Bunun etkili bir şekilde inşası; kamu, özel sektör ve akademi işbirliğinde sanayide dijital teknolojilerin yurtiçinde geliştirilmesidir. Bunun gerçekleşebilmesi için ulusal strateji ve uygulama yol haritasının oluşturulması şart. Bu alanda hep birlikte hareket etmezsek başarılı olamayız.

"TÜRKİYE VİTES BÜYÜTMELİ"

"STEM EĞİTİMİ ŞART" Dijital dönüşümü gerçekleştirebilmek için yaratıcı, yenilikçi, disiplinler arası düşünebilen bireylere ihtiyacımız olduğu aşikar. Gençlerimizin STEM alanlarına daha fazla ilgi duymasını, eğitimde STEM anlayışının okul öncesinden başlayarak uygulanması konusundaki projelerimize devam ediyoruz. Sanayide dijital dönüşüm çalışmalarımıza, bu yıl danışma kurulu başkanlığını devraldığımız, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından koordine edilen "Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu" vasıtasıyla devam edeceğiz. Türkiye'nin bu köklü değişim çağında ayakta kalması için vitesi büyüterek yoluna devam etmesi gerekiyor. Rekabet gücümüzü artırabilmemiz için yüksek teknolojili ürün üretim ve ihracat kapasitemizi artırmamız önemli. TÜİK verilerine göre yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 3,3 civarında. Orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 35,2. Küresel rekabetteki gücümüzü artırma idealimiz çerçevesinde bu oranları yükseltmemiz gerekiyor.